Buraya kadar bildirilen yehûdî yalanları okununca, (Ayn-ül-hayât) kitâbının saçma sapan sözler, küfre sebeb olan ve aslı, astarı bilinmiyen hikâyeler olduğu anlaşılır. Bunlar, bir müslimânın yazacağı şeyler değildir. Hele Allahü teâlânın Cenneti hazret-i Alîye satdığını, bunun da dilediğini Cennete, istediğini Cehenneme sokacağını, dünyâ işlerinin de oniki imâmın elinde olduğunu yazması, irâde sıfatını inkâr etmek olur ki, bundan büyük şirk düşünülemez. Hazret-i Ebû Bekrin hazret-i Fâtımaya Fedek bağçesini vermeyişi de, o kadar şişirilerek anlatılmış ki, hayâle, düşünceye sığmayan acem masallarını geçmişdir. Bu Fedek denilen yer, bir hurma bağçesi idi. Hayber yakınında idi. Resûlullahın ev idâresi, buradan gelen hurmalarla sağlanır, artanları sadaka verilirdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” vefâtına yakın bunu fakîrlere, yolculara vakf etmişdi. Hazret-i Ebû Bekr halîfe iken, hesâbını kendisi tutardı. Ömer “radıyallahü anh” halîfe olunca, idâresini hazret-i Alî istedi. Hazret-i Alîye havâle eyledi. Bu işler dallandırılarak, şişirilerek bambaşka anlatılmış ve hazret-i Ebû Bekri ve hazret-i Ömeri “radıyallahü teâlâ anhümâ” kötülemeğe vesîle edilmiş, şanlarına lâyık olmıyan ve tevbe ile afv edilemiyecek olan çirkin lekeler sürülmüşdür.
Yukarıda bildirilen üç kitâbdan başka dahâ on kadar yehûdî risâlesi vardır. Hepsinde, küfre sebeb olan çeşid çeşid hezeyanlar doludur. Bu risâleler Irakda, Îrânda yayılmakdadır. Anadoludaki müslimânları da aldatmağa çalışıyorlar. Kendilerine(Alevî) adını verip, yurdumuzdaki müslimân alevîleri aldatmak istiyorlar. Ehl-i sünnet âlimlerine “rahmetullahi aleyhim ecma’în” düşman olan bir nesl yetişdirmek istiyorlar. Böylece islâmiyyeti içerden yıkmağa uğraşıyorlar.
[Bu felâketi önlemek için (Tuhfe-i isnâ aşeriyye) kitâbının çok yerlerini fârisî dilinden türkçeye çevirerek, (Îmân ile ölmek için) kitâbı hâzırlanmışdır. (Tuhfe)kitâbı arabîye de terceme edilmiş ve bunun (Muhtasar-ı Tuhfe) adındaki kısaltılmış şekli Mısrda basılmışdır. İstanbulda da ofset yolu ile basdırılmışdır. Îrânlı bir âlim, bu kitâbların Hindistânda bulunan yehûdîler tarafından yazıldığını, Îrânlı câhil halkı da aldatmağa çalışdıklarını, Îrân ilm adamlarının İmâmiyye mezhebinde olup, bu kitâbları yazanların islâm düşmanı olduklarını söyledi.]
Îrânda, Necefde, Kerbelâda ve Türkiyede bulunan İmâmiyye mezhebindeki şî’îlerin, Ehl-i sünnet ile el ele vererek, azgınların, câhillerin düzdüğü ve hiçbir vesîkaya, senede dayanmayan, çirkin hikâyelerin yazılmasını, yayılmasını önlemeleri, müslimânlık îcâbı iken, neme lâzım demeleri İmâmiyye mezhebindekilerin azalmasına, azgınların artmasına yaramakdadır.