Sorarız bu zındıklara: Hani tavşan bütün kan idi? Kanı gidince, kemikden başka birşey kalmazdı? Şimdi ise, tavşan eşek eti gibi etli oldu? Görülüyor ki, zındıkların sözleri birbirini tutmuyor.
Bir kimse, tavşan etini sevmiyebilir. Fekat, sevmediğine harâm demek ve bu yalanını isbâtlamak için âyet-i kerîmelere yanlış ma’nâ vermek ve hadîs-i şerîf uydurmak, zındıklığı, islâm düşmanlığını gösterir.
Tavşan etinin halâl olduğunu âyet-i kerîme ile ve hadîs-i şerîflerle isbât etmiş bulunuyoruz. Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri bırakarak, yehûdîlerin uydurdukları Tevrâtı ve islâm düşmanlarının bozuk kitâblarını okumamalı, onlara aldanmamalıyız!
18 — Allahü teâlâ, müslimânların da Rabbidir, kâfirlerin, zındıkların da Rabbidir. Fekat, müslimânları sevdiğini, kâfirleri, zındıkları sevmediğini haber vermişdir.
Her Peygamberin “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” îmânı aynıdır. Fekat ahkâm-ı dîniyyeleri başka başkadır. Bundan başka, eski Peygamberlerin kitâblarını, sonradan kötü insanlar değişdirmişdir. Yalnız, Muhammed aleyhisselâmın dîni hiç değişmemişdir. Kıyâmete kadar da, kimsenin değişdiremiyeceğini Kur’ân-ı kerîm haber vermekdedir. İslâm düşmanları bu dîni değişdirmek için uğraşıyorlar. Fekat, hiç değişdiremiyorlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâbları, bu dîni, doğru olarak her yere yaymakda, değişdirilmekden korunmakdadır.
Müslimân yavrularını aldatmak için, Kur’ân-ı kerîmin çeşidli sûrelerinde bulunan, meselâ Ahzâb sûresinin altmışikinci âyeti olan, (Münâfıklar mel’ûndurlar. Nerede bulunurlarsa, yakalanıp öldürülsün! Geçmişlerden de, böyle yapanların öldürülmeleri, Allahü teâlânın âdetidir. Allahü teâlânın âdetinde bir değişiklik bulmazsın) meâlindeki âyeti ileri sürüyorlar. Bu âyet-i kerîme, bütün Peygamberlerin “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” dinlerinin bir olduğunu gösteriyor, diyorlar. Hâlbuki, bu âyet-i kerîmeler, mü’minlere sevâb, kâfirlere azâb yapmak, Allahü teâlânın âdeti olduğunu, bunun hiç değişmiyeceğini bildiriyor.
Âl-i İmrân sûresinin altmışaltıncı âyetinde meâlen, (İbrâhîm aleyhisselâm ne yehûdî idi, ne de nasrânî idi. Doğru inanışlı müslimân idi. Müşriklerden de değildi) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, yehûdîlerle hıristiyanların müslimân olmadıklarını gösteriyor. Müslimânlık diye ayrı bir din bulunduğunu bildiriyor. İbni Âbidîn, cenâze nemâzını anlatırken, İslâm kelimesinin iki ayrı ma’nâsı olduğunu bildiriyor: Muhammed aleyhisselâmın getirdiği din ve itâ’at etmek. (Kâmûs) ve (Müncid) kitâblarında da, böyle yazılıdır.