Şî’îler bu süâle dört dürlü cevâb veriyor:
1) Ehl-i beyt, gasb edilen haklarını geri almaz. Nitekim, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Mekkeyi feth edince, vaktîle gasb edilmiş olan evini, onlardan geri almadı diyorlar.
Bu cevâbları sağlam değildir. Çünki, Ömer bin Abdülazîz halîfe iken, bu Fedek bağçesini, imâm-ı Muhammed Bâkıra verdi. O da aldı. Abbâsî halîfeleri gasb edinciye kadar, hep imâmların elinde kalmışdı. Sonra, hicretin ikiyüzüçüncü senesinde, Me’mûn halîfe, kendi me’mûru olan Kusem bin Ca’fere yazarak, tekrâr imâm-ı Alî Rızâ’ya ve bunun o sene vefâtında, hazret-i Hüseynin torunu Zeydin torunu Yahyâya verildi. Seyyidet Nefîse hazretlerinin dedesi olan Zeyd başkadır. O, hazret-i Hasenin oğlu idi. Fekat, Me’mûnun torunu halîfe Mütevekkil yine gasb eyledi. Sonra Mu’tedid, geri verdi. Ehl-i beyt geri almaz olsaydı, bu imâmlar niçin aldılar? Bunun gibi, hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Alînin “radıyallahü anhümâ” hakkı olan hilâfeti gasb etdi diyorsunuz. Hazret-i Alî, bu gasb edilen hakkı, sonra niçin kabûl etdi? Sonra, Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” gasb edilen hilâfeti, Yezîdden almak için neden uğraşdı ve şehîd oldu?
2) Hazret-i Alî, hazret-i Fâtımaya “radıyallahü anhümâ” uyarak Fedekden bir şey almadı, diyorlar.
Bu cevâbları dahâ çürükdür. Çünki, Fedeki kabûl eden imâmlar, neden hazret-i Fâtımaya uymadılar? Ona uymak farz ise, bu farzı niçin yerine getirmediler? Eğer farz değil de nâfile ise, hazret-i Alî nâfileyi yapmak için farzı niçin terk eyledi? Çünki, herkese hakkını vermek farzdır. Bundan başka, bir kimsenin ihtiyârî işlerine uyulur. Zorla yapdırılmış olan bir işe uymak olmaz. Hazret-i Fâtıma “radıyallahü teâlâ anhâ”, eğer birinin zulmü ile, Fedekden istifâde edemedi ise, mecbûr ve çâresiz kalmış demek olur. Buna uymak, ma’nâsız birşey olur.
3) Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh”, Fedekin, hazret-i Fâtımaya verilmesi için vasıyyet yapıldığında şâhid olmuşdu. Bu şâhidliğin, bir menfe’at için olmayıp, Allah rızâsı için olduğunu göstermek için, Fedekden birşey almadı, diyorlar.
Bu cevâbları da za’îfdir. Çünki, hazret-i Alînin şâhidlik etdiğini bilenler ve red edenler, kendisi halîfe olduğu zemân ölmüşlerdi. Bundan başka, ba’zı imâmların Fedeki kabûl etmesi, hazret-i Alînin de çocuklarına menfe’at sağlamak için şâhidlik yapmış olduğunu, haricîleri düşündürmüşdü. Hattâ, tarlada, binâda ve bağ, bağçede, insan kendinden ziyâde, çocuklarının menfe’atlerini düşünür.