401

Bunun gibi, çok kimselerin tahâretlendiği ve köpeğin bevl yapdığı su temizmiş, içmesi ve bir şeyi pişirmesi câizmiş. Yarısı kan veyâ bevl olan su da böyle imiş.

42) Aç olanın, ekmeği olup da vermiyeni öldürmesi câizdir, derler.

43) İkinci bâbda, yetmişbeşinci keyd, ya’nî hîleleri olarak diyor ki, nemâzda toprakdan yapılmış kerpiç üzerine secde yapmak lâzımdır. Ehl-i sünnet toprak üzerine secde etmedikleri için, şeytâna benziyor, diyorlar.

44) Tuhfe Muhtasarı, ikiyüzdoksandokuzuncu sahîfesinde, (Hıristiyânlar, Îsâ aleyhisselâmın ve hazret-i Meryemin uydurma resmlerini yapıp kiliselerinde, bu resmlere karşı secde yapdıkları gibi, hurûfîler de imâmların uydurma resmlerini yapıyorlar. Bu resmlere saygı gösteriyorlar, hattâ secde ediyorlar) diyor. Zemânımızda Îrânda ve Irakda sarıklı ve sakallı uydurma resmleri câmi’lere, evlere ve dükkânlara asdıkları, hazret-i Alînin resmidir, diyerek bunlara tapındıkları görülmekdedir.

45) Tuhfe Muhtasarında, ondördüncü sahîfede diyor ki, hurûfîlerin taşkın olanları, hazret-i Alîye ilâh diyorlar. Bu taşkınlar yirmidört fırkaya ayrılmışdır. Bunlardan yirminci fırka, tanrı, Alîye ve çocuklarına hulûl etmişdir. Alî ilâhdır, diyorlar. Bunlar Şâmda ve Haleb ve Lazkiyyede bulunmakdadır. Türkiyede yokdur.

Yukarıda yazılı kırkbeş maddedeki hurûfî inançlarının çoğunun, hangi kitâblarda bulunduğu (Tuhfe-i İsnâ-aşeriyye)de yazılıdır. Herbirinin yanlış ve bozuk olduğu vesîkalarla isbât edilmekdedir. Alevîler, hazret-i Alînin şânını, şerefini, kıymetini ve islâmiyyete hizmetini bilerek, O Allahın arslanını, Peygamber efendimizin bildirdiği gibi çok seven müslimânlardır. Ehl-i sünnet denilen biz müslimânlar, hazret-i Alîyi böyle sevdiğimiz için, Alevîyiz. Böyle Alevî olanları severiz. Onları kardeş biliriz. İbâdetlerimizi serbestçe yapdığımız ve huzûr içinde yaşadığımız Türkiyenin mubârek topraklarında, elele verip çalışmamız, sevişmemiz, vicdan borcumuz olmalıdır.

İslâmiyyeti içerden yıkmağa uğraşan dinde reformculardan biri, hattâ birincisi hurûfîler olduğu yukarıda bildirildi. Bunlar şî’î değildir. Şî’îlik, üç halîfeyi sevmemekdir. Düşmanlık etmek değildir. (Şî’â), cemâ’at, topluluk, fırka, parti demekdir. Bu partiden olana (Şî’î) denir. (Kısas-ı Enbiyâ)da diyor ki:

Eshâb-ı kirâma düşman olmak fitnesini ilk meydâna çıkaran (Abdüllah bin Sebe’) isminde Yemenli bir yehûdîdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.