24 — Hurûfî kitâbı, (Eshâbımdan ba’zı nâs, havzıma, yanıma gelecekler. Ben onları görüp tanıyacağım. O sırada, onları yanımdan ayıracaklar. Ben “Yâ Rabbî! Bunlar benim Eshâbımdır” diyeceğim. O zemân bana, “bunlar senden sonra neler yapdılar”)hadîs-i şerîfini yazıyor. Bunun doğru hadîs olduğunu isbât için çeşidli kitâbların ismini veriyor.
Bu hadîs-i şerîfden dahâ uzunu da, Ehl-i sünnetin (Sihâh)ında, [ya’nî, sahîh oldukları sözbirliği ile bildirilmiş olan hadîs kitâblarında] mevcûddur. Bu sahîh hadîs-i şerîflerin hepsi, Eshâb-ı kirâmın arasındaki zındıkları bildirmekdedir. Eshâb arasında bulunan birkaç kimsenin Resûlullah zemânında mürted olduğu, hadîs-i şerîfle bildirildi. Bunlar Eshâblık şerefine dâhil değildir. Sonradan sapıtanlar, Benî Hanîf ve Benî Sakîf gibi kabîlelerden elçi olarak gelip, müslimân olduklarını söyleyip gidenlerden idi. Deve ve Sıffîn harblerinde hazret-i Alînin yanında bulunup, sonra hâricî olan Harkus bin Zübeyr de onlardandır. Sâlih işler yapan ve kâfirlerle cihâd eden Eshâbın hepsinin îmânla vefât etdiklerinde, Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliğine varmışdır. Deve ve Sıffîn muhârebelerinde her iki tarafda bulunan Sahâbîler, hep böyle idi. Birbirlerine kâfir diyen hiç olmadı. (Ammâr bin Yâseri âsîler öldürecek) hadîs-i şerîfi ve hazret-i Alînin, (Kardeşlerimiz bize ısyân etdi) buyurması, hazret-i Mu’âviyenin ve Onunla birlikde olan Eshâb-ı kirâmın hepsinin müslimân olduklarını isbât etmekdedir. Hazret-i Mu’âviyenin ve Amr ibni Âs hazretlerinin vefât edeceklerine yakın söylediklerini ve Resûlullaha olan aşırı sevgi ve saygılarını (Eshâb-ı Kirâm)kitâbımızda uzun yazdık. Okuyanlar, ikisinin de îmânlarının çok kuvvetli olduklarını anlar. Onlara dil uzatamaz. Ehl-i sünnet âlimleri, mürtedleri savunmuyor. Hazret-i Ebû Bekr zemânında mürtedlerle harb edenlerin üstünlüklerini anlatıyor. Mürtedleri kahr eden, Îrân ve Bizans orduları ile, Allah için savaşıp onları yere seren kahramânların şânlarının çok yüksek olduğunu bildiriyor. Bunlar, binlerle insanı îmâna getirdi. Onlara Kur’ânı, nemâzı, islâmiyyeti öğretdiler. Kur’ân-ı kerîm, bunların hepsine Cenneti müjdeliyor. Sonsuz ni’metler va’d ediyor. Allahü teâlâ, bunların hepsinden râzı olduğunu bildiriyor. Bu müjdeler, va’dler, Eshâb-ı kirâmın hepsinin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” îmân ile vefât etdiklerine, hiçbirinin mürted olmadığına şâhiddir.
Hindistânda yetişen büyük islâm âlimlerinden Şâh Veliyyullah-ı Dehlevî “rahime-hullah”, (Kurret-ül-ayneyn) kitâbının sonunda, bu hadîs-i şerîfi yazarak açıklamakdadır. Bu kitâbı özetleyip fârisîden türkçeye terceme ederek (Eshâb-ı Kirâm) kitâbında neşr eyledik.