(Bunu Hasene yidirip öldürürsen, seni nikâhlayıp, tepeden tırnağa kadar zînete ve mala gark edeceğim) dedi. Kadın, bu yalana aldanıp, birkaç kerre zehr yidirdi. Fekat, şifâ buldu. Zevcesinin bu işi yapdığını anladı ise de, bir şey demedi. Başka yerde yatıp, yediklerine, içdiklerine dikkat ederdi. Ca’de, bir gece gizlice giderek bardağı içine elmas tozu koydu. Hazret-i Hasen, gece bunu içerek mi’desi parçalanmağa başladı. Vefât ederken, Hazret-i Hüseyn, kimin zehrlediğini söyletmeğe uğraşdı. (Bilirsen kısâs yapar mısın?) dedi. (Elbet, onu öldürürüm) deyince, (Ona kazandığı cezâ yetişir) buyurdu. Zevcesinin yapdığını söylemedi. Kırk gün sonra vefât etdi. Bakî’ kabristânında, vâlidesi hazret-i Fâtımanın “radıyallahü teâlâ anhâ” yanına defn olundu. Yezîdin yapdığı cinâyeti babasına yüklemek, ondan dahâ aşağı bir cinâyet değildir. Çünki, bu iftirâ, Nûh aleyhisselâmın oğlu olan Ken’anın küfrünü, babası yüce Peygambere yüklemeğe benzemekdedir.
36 — (Mu’âviye, babası Ebû Süfyândan veled-i zinâ olarak doğan, son derece zâlim, hâin ve kâtil olan Ziyâd bin Ebîh’i maksad-ı hâinâne ve câniyâne-i hâliye ve müstakbelesine hizmet için nesebine ilhak etmiş. Bu hâinin oğlu olan, şakîlerin şakîsi Ubeydullahı, kendi hayâtında vâlî yapıp, vefâtından sonra Kerbelâ fâcia-i müdhişesini tatbîk ve icrâya, bile bile ve hesâblıya hesâblıya hâzır ve müheyyâ kılmışdır. Bu hîleler ve hud’alar nasıl ictihâd hatâsı olur?) diyor. Bu yazıları, Kısas-ı Enbiyâdan aldığını da bildiriyor.
(Kısas-ı Enbiyâ)da, hazret-i Mu’âviyeye karşı saygı ve edeb dışı kelimeler, hattâ yorumlar yer almış bulunmakdadır. Fekat, yukarıda yazılı küstahca kelimeler, Cevdet Pâşanın “rahmetullahi teâlâ aleyh” îmânlı kaleminden geçememiş, kitâbının sahîfelerini kirletmemişdir. Bakınız, (Kısas-ı Enbiyâ) bu olayları nasıl bir kalemle ifâde etmekdedir:
(Fâris ehâlîsi, hazret-i Alîye karşı ısyân etdi. Uşr ve harâç vermek istemediler. Emîrleri olan (Sehl)i şehrinden çıkardılar. Hicretin otuzdokuzuncu senesinde, hazret-i Alî, Basrada beytülmâl me’mûru olan Ziyâd bin Ebîhi, Fâris ve Kermân vilâyetlerine vâlî ta’yîn etdi. Basra emîri olan Abdüllah bin Abbâs, Ziyâda asker vererek Fârise gönderdi. Ziyâd bin Ebîh, çok kurnaz, iyi idâreci, uzağı görüşü kuvvetli idi. Emrindeki askere lüzûm kalmadan güzel idâresi ile işini gördü. Az vakt içinde, Fâris ve Kermân vilâyetlerini düzene sokdu. Âsîleri yola getirdi. Basra emîri Abdüllah bin Abbâs hakkında hazret-i Alîye şikâyetler geldi. Hazret-i Alî, Abdüllahdan cizye mallarının hesâb defterlerini istedi. Abdüllah ibni Abbâs buna gücendi. (Sen işine başkasını gönder) diye cevâb yazdı.