Bir ân, Allahü teâlâdan gâfil olmaz buyurdu.[1]
Büyük velî Şihâbüddîn-i Sühreverdi[2] , (Avârif) kitâbında, hârikaları ve kerâmetleri anlatdıkdan sonra diyor ki, (Bütün bu havârık ve kerâmât, kalbin Allahü teâlâyı hâtırlaması yanında, hiç gibidir).
Şeyh-ul-islâm Hirevî Abdüllah Ensârî[3] buyuruyor ki, (Ma’rifet ehlinin firâseti, gördüğü kimsenin sâlih veyâ fâsık olduğunu anlamakdır. Açlık ve riyâzet çekenlerin firâseti, sûretleri, cismlerin nerde olduklarını anlamak ve gayb olan şeyleri haber vermekdir. Bunlar, mahlûkları haber verirler. Çünki, Allahü teâlâdan haberleri yokdur. Ma’rifet ehli ise, Allahü teâlâdan kalblerine gelen bilgileri, hâlleri, ma’rifetleri anladıkları için, hep Allahü teâlâdan haber verirler. İnsanların çoğu, Allahü teâlâdan gâfil oldukları ve kalblerinde dünyâ düşünceleri bulunduğu için, maddî şeylerden haber almağı ve gayb olan şeyleri öğrenmeği isterler. Bundan haber verenleri, Ehlullah, ya’nî Evliyâ, Allahü teâlânın sevgili kulu zan ederler. Hakîkat ehlinin, Evliyânın keşflerine kıymet vermezler. Bunların, Allahü teâlâdan verdikleri haberlere inanmazlar. Bunlar, Allah adamı olsalardı, mahlûkların hâllerini bilir, haber verirlerdi. Mahlûkların hâllerini bilmiyen, dahâ yüksek şeyleri nasıl bilir, Allahü teâlâya nasıl ârif olur derler. Böyle fâsid kıyâs ile [yanlış düşünerek], Ehlullahi tekzîb eder, Evliyâya inanmazlar. Allahü teâlâ, Evliyâsını çok sevdiği için, mahlûklar ile vakt geçirmelerini, kendinden başkalarını düşünmelerini istemez. Mahlûkların hâlleri ile uğraşsalardı, Evliyâlık mertebelerine yükselemezlerdi. Mahlûkların hâlleri ile uğraşanlar, Allahü teâlânın ma’rifetinden mahrûm kalacakları gibi, Ehlullah da, mahlûkların hâllerini düşünmezler. Ehlullah, mahlûkların hâllerini düşünselerdi, onlardan dahâ iyi anlarlardı. Allahü teâlâ, açlık ve riyâzet çekerek, nefslerinin aynasına cilâ verenlerin firâsetlerini beğenmediği için, bu firâset müslimânlarda da, yehûdîlerde de, hıristiyanlarda [ve şî’î ve vehhâbîlerde] de hâsıl olmakdadır. Yalnız Ehlullaha mahsûs değildir).
[1] Ebû Sa’îd Ebülhayr 400 [m. 1008] de vefât etdi.
[2] Şihâbüddîn Ömer Sühreverdî, şâfi’î, Sıddîkî, 632 [m. 1234] de Bağdâdda vefât etdi.
[3] Abdüllah Ensârî, 481 [m. 1088] de Hirâtda vefât etdi.
Ba’zı sebebler, fâideler olunca, ba’zı Evliyânın hârikalar göstermesine izn verilir. Ehli olmayan kimselerin me’ârif-i ilâhîden konuşmaları, ma’rifetlerin kıymetlerini azaltmaz. Bu konuşmalar, kıymetli bir cevherin, bir çöpcü eline düşmesine benzer. Bu cevherin kıymeti azalmaz.