Bunlar ince düşünülürse, bu hadîs (halîfe) olmağa, dahâ uygun, dahâ üstün olmağı göstermemekdedir. Çünki, velî kelimesinin (evlâ) demek olacağı, lügata da, islâmiyyete de uygun değildir. İslâmiyyete uygun olmadığı meydândadır. Lügatda ise, mef’al vezninde olan kelimelerin, ef’al vezninde kullanılmaları hiç görülmemişdir. Molla başı dedi ki:
—(Lügat âlimlerinden Ebû Zeyd, Ebû Ubeydenin tefsîrinde kullanıldığını bildiriyor. Ya’nî (Sizin mevlânızdır) sözünü (Size dahâ uygundur) demişdir.)
—Onun böyle demesi, sened olamaz, dedim. Çünki, bütün arab âlimleri, Onun böyle demesini beğenmemişlerdir. Böyle demek doğru olsaydı, (Filân sana evlâdır) yerine (Filân sana mevlâdır) demek doğru olurdu. Hâlbuki, hiç doğru değildir, demişlerdir. Ebû Ubeydenin sözü, başka yollardan da red edilmekdedir. Mevlâ yerine evlâ denilemiyeceğini anladık. Eğer denilebilir dersek, yine mâlik olmak, kullanmak ma’nâlarına kullanılamaz. Belki (evlâ) demek ta’zîm ve muhabbete evlâ, dahâ uygun demek olur. Kullanmak ma’nâsına olduğu kabûl edilse bile, âyet-i kerîmenin ma’nâsına yine uygun olmaz. Âl-i İmrân sûresinin altmışsekizinci âyetinin (İbrâhîme insanların evlâ olanı) meâl-i şerîfinde, evlâ demek, İbrâhîm “aleyhisselâm”ı (kullanmak)dır denilebilir mi? Burada, evlâ demek, olsa olsa, Onu sevmeğe dahâ uygun demekdir.
Bundan başka bu hadîs-i şerîfin sonundaki (Vâlî), sevmek demekdir. Eğer, Resûlullahın yanında, (tesarrufa, kullanmağa dahâ uygun olmak) demek olsaydı, o zemân (Onun tesarrufunda olanı) buyururdu. Böyle buyurmadığı için tesarrufa uygun olmak değil, belki hazret-i Alîyi sevmek ve ona düşmân olmakdan kaçınmak demek olduğu anlaşılır. Hattâ Ebû Nu’aym Ahmed bin Abdüllah “rahime-hullahü teâlâ” [430 da İsfehanda vefât etdi] hazret-i Hasenin oğlu Hasenden bildiriyor ki, bu Hasenden soruldu. (Ben kimin mevlâsı isem…) hadîs-i şerîfi, hazret-i Alînin halîfe olmasını gösteriyor mu, dediler. Hasen buna cevâb olarak, eğer Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bu hadîs-i şerîf ile, hazret-i Alînin halîfe olmasını bildirmek isteseydi, (Ey insanlar! Bu zât benim işlerimin velîsidir. Benden sonra, halîfe olacak budur. İşitiniz ve itâ’at ediniz!) buyururdu. Allahü teâlânın ismine yemîn ederim ki, Allahü teâlâ ve Onun Resûlü “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, Alînin halîfe olmasını isteselerdi, Alî, bu emri yerine getirmeğe kalkışmaması ile böylece Allahü teâlânın emrine karşı gelmesi ile, çok büyük günâh işlemiş olurdu, dedi.