Sosyal adâlet, millî gelirin en uygun şeklde taksîmini sağlar, istismârı, sömürücülüğü ortadan kaldırır. Sermâyenin çok küçük ve belirli bir zümre elinde toplanmasını önler. Herkese kendi ölçüsünde hayât hakkı verir. Sınıf ve zümreleri arasında düşmanlık bulunmıyan bir topluluk meydâna getirir. Böyle bir toplulukda vatandaşlar, hâl ve istikbâl bakımından kendilerini emniyyetde hissederler.
Sosyal adâlet, milliyetçi görüşle ve liberalist tarafı biraz dahâ fazla olan karma bir ekonomi ile gerçekleşdirilebilir.
(Milliyetcilik), bir milleti yükseltmek arzûsudur. Milliyetcilik demek, mensûb olduğu milleti sevmek, onun ilerlemesi için, çalışmak, millî değerleri, kurumları, dîni ve gelenekleri korumak ve devâm etdirmek demekdir. Sosyal adâleti en iyi, en verimli olarak sağlayan kuvvet, islâm dînidir. Müslimânlar birbirlerinin kardeş olduklarına inanırlar. Kardeş gibi sevişirler. Müslimân olmayanların dahî mallarına, canlarına, ırzlarına saldırmazlar. İslâm dîni, insanların sevişmelerini, yardımlaşmalarını sağlar. Bölücülüğü önler. Çalışmağı, halâl para kazanmağı emr eder. Her çalışan insana hakkını verir. Herkesin mülkünü korur. Her müslimân, kazancına râzı olmakda, râhat ve huzûr ile yaşamakdadır. Kimse kimsenin malına, mülküne dokunmaz. Sosyal adâleti anlıyanların ve bu da’vâlarında samîmî olanların, islâm dînine saygı göstermeleri ve yardım etmeleri îcâb eder.
(Sosyalizm), sosyal adâlet demek değildir. İsmleri benziyorsa da, birbirinden başka, büsbütün ayrıdırlar. Îmân ile küfr gibidirler. Ya’nî, birinin bulunduğu yerde, öteki bulunamaz.
(Sosyalizm), ferdî mülkiyyet düşmanlığı, bütün istihsâl vâsıtalarının ve ticâretin devletleşdirilmesi, diktatör idârenin kurulması, din düşmanlığı, bütün çalışanların işçi, ırgad hâline sokulması, din, târîh, millet, vatan ve devlet düşüncelerinin yok edilmesidir. Ferdin ölmiyecek kadar kabûl edilen, çok az yiyecek, giyecek ve ev eşyâsından ve bir iki odadan başka, bütün gelir ve kazançları elinden alınır. Böylece, insanlar, her çeşid teşebbüs, rekâbet, buluş, inanış ve inkişafdan mahrûm bırakılır. Bütün kâbiliyyetleri ve şahsiyyetleri söndürülür. Zâlim, merhametsiz olan tek bir merkezden, sıkı bir baskı ve işkence ile idâre edilen bir esîr, bir robot hâlinde, gücü gidinceye kadar çalışdırılır.
Sosyalizm, kızıl (Rus) ve sarı (Çin) emperyalizminin diktatörlüklerine maske ve âlet olmuşdur. Sosyalizmi belirten yukarıdaki işlerden bir veyâ birkaçı gevşek yapılır veyâ hiç yapılmazsa, buna (Nasyonal sosyalizm) denir. Hepsi, işkence ile, kıyasıya yapılınca (İhtilâlci sosyalizm) veyâ (Komünizm) denir. Sosyalizm ve komünizm kelimeleri, inkâr felsefesinin adı ve soy adı gibidirler. Her ikisi de, insanı madde ile nefsin arzûlarına tapdırmakdadır. Allahü teâlâdan ve kendi rûhlarından, vicdanlarından habersiz bırakarak, hayvan gibi boğaz tokluğuna yaşatmakdadır. İdâreci, diktacı azınlık ise, kudurmuş köpekler gibi, millete ve birbirlerine saldırmakda, kendilerini ve milleti sinsice, kahbece öldürmekdedirler. Rusyada ve Çinde, milyonlarca insan öldürdüler.