—Şâhın sözüne güvenme! Seni, yalnız konuşmak için, molla başıya gönderdi. Konuşmalarda, uyanık davran, dedi.
—Onların insâfsızlığından korkarım, dedim.
—Yok. Ondan korkma! Şâh konuşmaların, kendisine değişdirilmeden bildirilmesi için adım başına, güvendiği adamları dizdirdi. Şâha, yanlış birşey bildirilmesine imkân yokdur, dedi.
Molla başının çadırına yaklaşdım. Çıkıp, yürüyerek karşıladı. Kısa boylu idi. Beni üst yanına oturtdu. Söz arasında, bugün Efgan müftîsi Hâdî hocayı gördüm. Bir ilm deryâsıdır, dedi. Hâdî hoca Buhârâ kâdısı idi. Çok âlim idi. (Bahrül’ilm) denirdi. Benden dört gün önce gelmiş. Yanında, Buhârâ âlimlerinden altı kişi varmış. Molla başı:
—Kendisine, Bahrül’ilm adını nasıl yakışdırmış? İlmden hiç haberi yokdur. Ona, imâm-ı Alînin “radıyallahü teâlâ anh” birinci halîfe olacağını gösteren iki vesîka versem, cevâbını bulamaz. Yalnız o değil, Ehl-i sünnet âlimlerinin hepsi bir araya gelse, birşey söyleyemezler, dedi.
Öyle cevâb verilemiyecek delîlleriniz nedir, dedim.
1-(Önce, size sorarım ki, hazret-i Peygamber “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Alî ibni Ebî Tâlib “radıyallahü teâlâ anh” için (Mûsânın yanında Hârûn nasıl idi ise, sen de, benim yanımda öylesin. Yalnız, şu fark var ki, benden sonra Peygamber gelmiyecekdir) buyurdu. Bu hadîsi, siz de bilirsiniz), dedi.
—Evet. Hem de meşhûrdur, dedim.
—(İşte bu hadîs, hazret-i Peygamberden sonra, imâm-ı Alînin halîfe olacağını gösteriyor), dedi.
—Nasıl gösteriyor, dedim.
—(İmâm-ı Alînin Peygamber yanındaki yeri, Hârûnun Mûsâ yanındaki yeri gibi gösteriliyor. Yalnız (Ancak benden sonra Peygamber gelmez)diyerek, burada ayrıldığı bildiriliyor. Bunun için, hazret-i Alînin, birinci halîfe olması lâzımdır. Hârûnun eceli gelmeseydi, Mûsâdan sonra, halîfesi olurdu), dedi.
—Sözünüzden açıkça anlaşıldığına göre, mantık bilgisinde, bu sözlerden genel hükm çıkar imiş. Genel olduğunu neresinden çıkarıyorsunuz?
—(İstisnâlarda, izâfet, genel ma’nâ bildirir.)
—Hârûn “aleyhisselâm”, Mûsâ “aleyhisselâm” gibi Peygamber idi. Hâlbuki, hazret-i Alînin, önce de, sonra da Peygamber olmadığını siz de biliyorsunuz. Bundan başka, Hârûn “aleyhisselâm”, Mûsâ “aleyhisselâm”ın öz kardeşi idi.