Dünyânın meşhûr edîblerinden olan Goethe (1749-1832), Kur’ân-ı kerîm hakkında(West-Östlicher Dîvân = Batı-Doğu Dîvânı) adlı eserinde şu sözü söylemişdir: (Kur’ânın içinde pek çok tekrarlar vardır. Onu okuduğumuz zemân, bu tekrarlar bizi usandıracak sanılıyor. Fekat biraz sonra, bu kitâb bizi kendisine çekiyor. Bizi hayranlığa ve sonunda, büyük saygı ve hürmete götürüyor).
Goetheden başka birçok meşhûr fikr adamları da, Kur’ân-ı kerîme hayrân olmuşlardır. Birkaçını dahâ tanıtalım:
Prof. Edouard Monté: (Allahın birliğini en temiz, en yüksek, en kutsal ve inandırıcı ve başka hiç bir din kitâbının üstün gelemiyeceği bir dil ile anlatan kitâb, Kur’ân-ı kerîmdir) demekdedir.
Kur’ân-ı kerîmi Fransızcaya çeviren Dr. Maurice, (Kur’ân-ı kerîm insanlığa hediyye edilen din kitâblarının en güzelidir) demekdedir.
Gaston Karr, (İslâm dîninin kaynağı olan Kur’ânda, cihân medeniyyetinin dayandığı bütün temeller bulunmakdadır. O kadar ki, bugün bizim medeniyyetimizin Kur’ân-ı kerîmin bildirdiği temel hükmler üzerine kurulduğunu kabûl etmemiz lâzımdır) demekdedir.
İslâm dîni, rûh ve beden temizliği esâsı üzerine kurulmuşdur. Eski dinlerin görünür görünmez bütün iyiliklerini İslâmiyyet kendinde toplamışdır.
İslâm dînine girmiş olanlara, ya’nî müslimânlara farz olan, muhakkak yapılması gereken beş esâs vazîfe vardır: Bunlardan birincisi tek Allaha ve Onun Peygamberi ve kulu olan Muhammed aleyhisselâma inanmak, ikincisi nemâz kılmak, üçüncüsü Ramezân ayında oruc tutmak, dördüncüsü hacca gitmek, beşincisi zekât vermekdir.
Nemâz, günde beş def’a, vaktleri gelince, yapılan dînî vazîfedir. Nemâza başlamadan evvel abdest almak, ya’nî elini, yüzünü, kollarını yıkamak, başını mesh etmek ve ayaklarını yıkamak lâzımdır. Abdesti bozan sebebler olmadıkca, bir def’a abdest alarak birkaç kerre nemâz kılınabilir. Günde beş def’a bu vazîfenin yapılması, dünyâ işleri için çalışmağa mâni’ olmaz. Esâsen kısa süren nemâz câmi’e gitmeden her yerde yalnız kılınabildiği gibi, abdest tâzelemek için ayakkabı çıkarmadan abdest almayı mümkin kılan, mest üzerine (mesh) usûlü de vardır. Hattâ, su bulunmıyan yerlerde ve hastaların toprak ile (teyemmüm) ederek abdestli sayılmaları da mümkindir.