Kıyâm-ü bi-nefsihî, varlığı kendindendir, hep var olması için, hiçbir şeye muhtâç değildir, demekdir. Bu altı sıfatın hiç biri, mahlûkların hiçbirinde yokdur. Bunların, mahlûklara hiçbir sûretde teallukları, bağlantıları da yokdur. Ba’zı âlimler, Vahdâniyyet ve Muhâlefet-ün lil-havâdisin aynı olduklarını söyliyerek, (sıfât-ı zâtiyye beşdir) demişlerdir].
[1] Hâlid-i Bağdâdî, 1242 [m. 1826] da Şâmda vefât etdi.
Allahü teâlâdan başka olan herşeye, (Mâ-sivâ) veyâ (Âlem) denir. Şimdi(Tabî’at) diyorlar. Âlemlerin hepsi yok idi. Hepsini Allahü teâlâ yaratdı. Âlemlerin hepsi, mümkindir ve hâdisdir. Ya’nî, yok iken var olabilir ve var iken yok olabilirler ve yok iken var olmuşlardır. (Allahü teâlâ var idi. Hiçbirşey yok idi) hadîs-i şerîfi, bunu bildirmekdedir.
Âlemin hâdis olduğunu gösteren ikinci bir delîl de, âlemin her zemân bozularak değişmesidir. Her şey değişmekdedir. Kadîm olan şey ise, hiç değişmez. Allahü teâlânın zâtı [ya’nî kendisi] ve sıfatları böyledir. Bunlar hiç değişmez. [Hâlbuki âlemde, fizik olaylarında, maddelerin hâl değişdirmesi oluyor. Kimyâ reaksiyonlarında, maddelerin özü, yapısı değişiyor. Cismlerin yok olarak başka cismlere döndüğünü görüyoruz. Bugün, yeni bilinen atom değişmelerinde ve çekirdek reaksiyonlarında, madde, element de yok oluyor. Enerjiye dönüyor.] Âlemlerin böyle değişmeleri, birbirlerinden hâsıl olmaları, sonsuzdan gelemez. Bir başlangıcı olması, yokdan var edilmiş olan ilk maddelerden, elementlerden hâsıl olmaları lâzımdır.
Âlemin mümkin olduğuna, ya’nî yok iken var olabileceğine başka bir delîl de, âlemin hâdis olmasıdır. Ya’nî, herşeyin yok iken var olmalarıdır. [Vücûd, var olmak demekdir. Üç dürlü vücûd vardır: Birincisi (Vâcib-ül-vücûd)dür. Ya’nî, varlığı lâzım olan vücûddür. Hep vardır. Önceleri ve sonsuz sonraları hiç yok olamaz. Yalnız Allahü teâlâ vâcib-ül-vücûddür. İkincisi, (Mümteni’-ul-vücûd)dür. Ya’nî, var olamaz. Hep yok olması lâzımdır. Şerîk-i bârî böyledir. Ya’nî, Allahü teâlâya ortak, Allahü teâlâ gibi ikinci bir tanrı var olamaz.Üçüncüsü, (Mümkin-ül-vücûd)dür. Ya’nî, var da olabilir, yok da olabilir. Bütün âlemler, mahlûklar hep böyledir. (Vücûd) kelimesinin tersi(Adem) kelimesidir. Adem, yokluk demekdir. Âlemler, ya’nî herşey, var olmadan önce ademde idi. Ya’nî yok idiler.]
Mevcûd, ya’nî, var olan şey ikidir: Biri (Mümkin), ikincisi (Vâcib)dir. Eğer mevcûd, yalnız mümkin olsaydı ve vâcib-ül-vücûd bulunmasaydı, hiçbirşey var olamazdı. [Çünki, yok iken var olmak, bir değişiklikdir, bir olaydır. Fizik bilgimize göre, her cismde bir olay olması için, bu cisme dışardan bir kuvvetin te’sîr etmesi, bu kuvvet kaynağının, bu cismden önce mevcûd olması lâzımdır.]