Biz bu küçücük cisme, (Dimâg) adını veriyorduk. Ama, hakîkatde bu, önümüzde yatan zevallı çocuğun tâ kendisi idi.
Aradan yarım sâat geçdi. Ameliyyât odasında tâm bir sessizlik vardı. Hepimizin tansiyonu son derece yükselmişdi. Herkes ve ben, elimi kaldıracak olursam yeniden oluk gibi kan akmağa başlayacağını ve bu da çocuğun ölümü olacağını biliyorduk. İşte o zemân, Allahü teâlâya düâ etmeğe başladım ve Onun yardımına sığındım. (Allahım, parmaklarıma gereken kuvveti ver de, ben bu kan akmasını önliyebileyim) diye yalvardım. O zemân, içimi büyük bir ferâhlık kapladı. Çünki, artık Allahü teâlâya, rabbime tevekkül etmişdim. Şimdi sükûnet ile parmaklarımı kaldırabileceğime ve kanın artık akmıyacağına inanıyordum. Allahü teâlânın mevcûdiyyetini bütün rûhumda his ediyordum. Yavaş yavaş parmaklarımı kaldırdım. Kan durmuşdu.
Bundan sonra ameliyyât yapmak kolaydı. Ameliyyât, tâm 4,5 sâat sürdü. Bir hafta çocuğun yanından ayrılmadım. Çocuğun yavaş yavaş iyileşdiğini gördükce, ne kadar seviniyordum! Bugün çocuk 10 yaşındadır ve temâmen sıhhatli, neş’eli ve mes’ûd bir yavrucak olmuşdur.
1974 senesinde beyin kanaması geçiren bir çocuğu mu’âyene etdiğim zemân, beyninin tâm ortasında ufak bir tümör bulunduğunu gördüm. Fekat tümör kanamağa başlamış ve cerâhatlenmişdi. Vaz’ıyyet çok tehlükeli ve ümmîdsizdi. Kafatasını açdık, beynin iki tarafına tüpler yerleşdirdik ve beyni antibiyotiklerle yıkamağa başladık. Bu benim tarafımdan tatbîk edilen yepyeni bir usûldü. Ateşler içinde yanan çocuğu bir respiratör içine koyduk ve üzerine soğuk yorganlar örtdük. Bir yandan da beyni yıkamağa devâm ediyorduk. Bu ümmîdsiz vaz’ıyyet haftalarca sürdü. Ben mütemâdiyen düâ ediyor ve Allahü teâlâyı yardıma çağırıyordum. Düâ ederken, yalnız çocuğa ve onun anasına babasına merhamet etmesini değil, aynı zemânda haftalarca durmadan benimle berâber çalışan ve bu ağır mes’ûliyyeti üzerine almış olan şahslara da kuvvet ve kudret vermesi için Allahü teâlâya yalvarıyordum.
Nihâyet bir ilâhî imdâd yetişdi. Temâmen ümmîdsiz sayılan bu vak’a, başarı ile netîcelendi. Çocuk kendine geldi. Arkadaşlarım, (tatbîk etdiğimiz bu yeni usûl, çok iyi netîce verdi) diye seviniyorlardı. Bunu benim yapdığımı zan ediyorlar, koltukları kabarıyordu. Hâlbuki ben böyle düşünmiyordum. Benim aklıma göre, ne kadar çalışsak, ne kadar yeni metodlar bulsak, ne kadar yeni usûller tatbîk etsek, bu gibi ameliyyâtlarda muvaffak olmak, ancak Allahü teâlânın yardımı ile olur. Şimdiye kadar yapdığım sayısız ameliyyâtlarda, bunu hep kalbimde his etdim.