Filozof, hatîb, Peygamber, kanûn koyucu, cengâver, insan düşüncelerini sihrleyici, yeni îmân esâsları koyan ve yirmi büyük dünyâ İmperatorluğu ile bir büyük islâm devleti ve medeniyyeti kuran büyük insan; işte Muhammed aleyhisselâm budur “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”.
İnsanların, büyüklüğü ölçmek için kullandıkları bütün mikyaslarla ölçülsün: Acabâ Ondan dahâ büyük bir kimse var mıdır? Olamaz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”.)
Ah, meded Allahım sendendir, meded,
aklım alındığı yerlere geldim.
Düâmı kabûl edip, eyleme red,
sînem delindiği yerlere geldim.
Hep, âh ile zârdır, âşıkın işi,
kan ile karışdı gözümün yaşı.
İnci, mercan olmuş toprağı, taşı,
cevher bulunduğu yerlere geldim.
Dağların başına, bulutlar çıkar,
bağrımın içinde, şimşekler çakar,
Firdevs-i a’lâdan, bir servi çınar,
çıkıp salındığı yerlere geldim.
Sünbülün da’vâsı, servi dalîle,
bülbülün sevdâsı, behâr gülîle,
Muhabbet sunarken, Hakîm dilîle,
gönlüm sızladığı yerlere geldim.
Ah! Şimdi bir, ele geçse nigâhın,
bilemedim kıymetini dergâhın.
Âlem-i ervâhdan, bir şems-ü mâhın,
nûrunu saçdığı yerlere geldim.
Estagfirullah, estagfirullah, estagfirullah,[1]
gel kardeşim, sen de söyle, kurtuluş yolu budur.
aklına uy, şeytâna uyma, çok istigfâr et!
Cehennem ateşini söndüren ilâc budur.
[1] İstigfâr, (Estagfirullah)dır. Ma’nâsı, (Beni afv et Allahım)dır. Ma’sûm-ı Müceddidî, her nemâzdan sonra, yetmiş kerre okurdu.