Şimdi tek Allahı ve Onun son Peygamberi Muhammed aleyhisselâmı, cânımdan çok seviyorum.
Âilemin bana çıkardığı her dürlü müşkillere, Cebel-i târık kayaları gibi karşı koydum. Bu zorluklarla uğraşırken (Ben Allahü teâlânın emr etdiği yoldayım. Allahü teâlâ her şeyin doğrusunu bilir ve beni korur) i’tikâdım bana kuvvet ve cesâret veriyordu.
Guyratide Kur’ân-ı kerîmi okuyup tedkîk etmek fırsatı buldum. Kur’ân-ı kerîmi okudukça, ona temâmen bağlandım. Dünyâda başka hiçbir dînin insanlara doğru yolu gösteremiyeceğine bütün kalbimle inandım. Kur’ân-ı kerîm, insanlara sâdelik içinde yaşamağı, kardeşliği, eşitliği ve insanlığı öğreten, dünyâda ve âhiretde râhat ve huzûr içinde bir hayât bahş eden mukaddes bir kitâbdır. İnsanlar için en büyük rehber olan, Allahü teâlânın bu kitâbının getirdiği islâm dîni, dünyânın sonuna kadar devâmlı kalacakdır.
42
KAPTAN KUSTO
(Fransız)
[Fransada müslimânlık, her san’atda, her cihetde şöhret kazanmış kimseler arasında hızla intişar ediyor. Hıristiyanlığı bırakarak İslâm dînini tercîh edenlerin adedi yüzbine ulaşdı. Katolikliğin Fransada en yüksek makâmı olan “Paris Arşovekliği” bu rakamı tasdîk eyledi.
İslâm dînini tercîh edenlerin sâdece işsizler, memurlar değil, her cihetde şöhret kazanmış kimseler olması, nazar-ı dikkati celb etmekdedir.
Müslimânlığı tercîh edenlerin arasında denizaltı araştırmaları ile bütün dünyânın yakından tanıdığı Kaptan Kusto yer alıyor.
Fransada dünyâca meşhûr kimselerin müslimânlığı kabûl etmelerinin te’sîrleri devâm ederken, dünyânın en meşhûr denizaltı kâşiflerinden Kaptan Kusto, İslâm dînini tercîh etmekle hayâtının en doğru karârını verdiğini söyledi.
Televizyonda yayınlanan (Yaşayan Deniz) programı ile okyanusların sırlarını bir bir gözler önüne getiren Kaptan Kusto, İslâm dînini tercîh etmesine asl sebeb olan vak’anın, Atlas Okyanusu ile Akdeniz sularının birbirine karışmadığını tesbît etdikden sonra, bunun 1400 sene önce dünyâya indirilen Kur’ân-ı kerîmde beyân buyurulduğunu görmesi olduğunu bildirdi.]
Kaptan Kusto, İslâm dînini tercîh etmesine sebeb olan hâdiseyi şöyle anlatdı: