Başkasına her ne’v yardımı yapan bu Peygamber, kendisine yardım edemezdi. Çünki O, insanları kurtarmak için gönderilmişdi. Kendisini kurtarmak için değil! Allahü teâlânın Onun bu hareketinden ne kadar hoşnud olduğu, Onu semâya kaldırmasıyle sâbitdir.
(Mu’cizelere inanıyor musunuz?) süâli her zemân tekrâr edilmişdi. Evet bugünkü neslin mu’cizelere îmân etmesi müşkildir. Fekat unutmıyalım ki, îmân tam mantık ile ifâde edilemez. Îmân aşkdır ve mantık ile başı hoş değildir. İnsanlara bir parça da ma’nevî hak bırakılmalıdır. Biz çocukken masalları ne kadar lezzet ile dinlerdik ve büyüdükçe masallardaki konuşan hayvanların, perilerin, sihrbazların, cücelerin hakîkat olmadığını öğrenince, ne kadar üzülmüşdük! Mu’cizeler üzerinde çok durmıyalım. En mantıkî düşünen bir insanın bile, hıristiyanlığın mu’cize kanatları üzerinde dünyâya indiğini, masal da olsa, düşünmekden zevk alacağını sanırım.) Hauserin yazısı burada temâm oldu.
Bu makale bizi düşündürmekdedir. Zîrâ zemânla Kitâb-ı mukaddes içindeki kusûr ve hatâları bulan hıristiyanlar, artık Kitâb-ı mukaddesin hiçbir sözüne inanmamakda, mu’cizelerini bile inkâr etmekdedir. Hıristiyan olduğu hâlde, okudukları Tevrât ve İncîllerin Allah kelâmı olamıyacağını anlıyan İngiliz filozofu David Hume ve Rudolf Butmann ismindeki papaz, hıristiyanlığa ve ellerindeki Tevrât ve İncîllere karşı haklı olarak duydukları nefretlerini beyân etmişlerdir. Bu arada, ilm ve edeb esâslarına tecâvüz ederek, hakîkî Allah kelâmı olan Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiş mu’cizeler üzerinde de, hayâlî fikrler beyân etmekden çekinmemişlerdir. Bu, insafsızca ve ilmî bir esâsa istinâd olunmıyan, fekat ilm nâmına yazılmış satırları okuyan gençler, bunların yazarları gibi, yanlış bir fikre sürükleneceklerdir. Temiz gençleri, bu tehlükeden korumak, insanlara hizmet etmeği mukaddes vazîfe bilen, vicdan sâhibleri için birinci vazîfe olmakdadır. Biz de, bu niyyet ile ve iyilik, ihsân etmeği emr eden Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için, islâm âlimlerinin büyüklerinden Ahmed Kastalânînin “rahmetullahi teâlâ aleyh”[1] (Mevâhib-i ledünniyye) kitâbından, aşağıdaki bilgiyi nakl ediyoruz:
Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” Allahü teâlâ tarafından gönderilmiş olduklarını, hakîkati söylediklerini gösteren hârikul’âde şeye (Mu’cize) denir. Peygamberin, Mu’cize gösterirken, (İnanmıyorsanız, siz de yapınız! Fekat, yapamazsınız) demesi lâzımdır.