Altı ay sonra Fâtıma “radıyallahü anhâ” vefât etdi. Akrabâsından ondan evvel kimse vefât etmedi.
34 — Kays bin Şemmasa “radıyallahü anh”, (Güzel olarak yaşarsın ve şehîd olarak ölürsün) buyurdu. Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken Yemâmede Müseylemet-ül-Kezzâb ile yapılan muhârebede şehîd oldu.
Ömer-ül-Fârûkun ve Osmânın ve Alînin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” şehîd olacaklarını dahî haber verdi.
35 — Acem pâdişâhı Kisrânın ve Rum pâdişâhı Kayserin memleketlerinin müslimânların eline geçeceğini ve hazînelerinin Allah yolunda dağıtılacağını müjdeledi.
36 — Ümmetinden çok kimsenin denizden gazâya gideceklerini ve sahâbeden olan Ümmü Hirâmın “radıyallahü teâlâ anhâ” o gazâda bulunacağını haber verdi. Osmân “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken müslimânlar, gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harb etdiler. Bu hanım da berâber idi. Orada şehîd oldu.
37 — Resûl aleyhisselâm birgün yüksek bir yerde oturuyordu. Yanındakilere dönerek,(Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz? Yemîn ederim ki, evlerinizin arasında, sokaklarda meydâna gelecek fitneleri görüyorum) buyurdu. Osmânın “radıyallahü anh” şehîd edildiği günlerde ve sonra Yezîd zemânında, Medînede büyük fitneler meydâna geldi. Sokaklarda çok kimselerin kanı döküldü.
38 — Birgün kendi zevcelerinden birinin halîfeye karşı isyân edeceğini haber verdi. Âişe “radıyallahü teâlâ anhâ” bu söze gülünce, (Yâ Hümeyrâ! Bu sözümü unutma! Bu kadın sen olmayasın) buyurdu. Sonra, Alîye “radıyallahü anh” dönüp, (Bunun işi senin eline düşerse, kendisine yumuşak davran!) dedi. Otuz sene sonra, Âişe “radıyallahü anhâ”, Alî “radıyallahü anh” ile harb etdi ve ona esîr düşdü. Alî “radıyallahü anh”, Onu ikrâm ve ihtirâm ile Basradan Medîneye gönderdi.
39 — Mu’âviyeye “radıyallahü anh”[1], (Birgün ümmetimin üzerine hâkim olursan iyilik yapanlara mükâfât et! Kötülük edenleri de afv eyle!) buyurdu. Mu’âviye “radıyallahü anh”, Osmân ve Alî “radıyallahü anhüm” zemânlarında Şâmda yirmi sene vâlîlik, sonra yirmi sene de halîfelik yapdı.
[1] Mu’âviye, 60 [m. 680] de Şâmda vefât etdi.