Çünki heryerde yayılmak, ya’nî [Tevâtür], sened yerine geçmekdedir).
[1] Süfyân-ı Sevrî, 161 [m. 778] de Basrada vefât etdi.
[2] Abdüllah Yâfi’î, 768 [m. 1367] de Mekkede vefât etdi.
Nemâz kılan bir kimsenin, küfr olan bir şeyi, açık olarak ve zarûretsiz söyleyerek veyâ kullanarak, kâfir olduğu anlaşılmadıkça, başkalarına uyarak, buna kâfir demek câiz olmaz. Kâfir olarak öldüğü bilinmedikçe la’net edilmez. Kâfire dahî la’net etmek câiz değildir. Bunun için, Yezîde la’net etmemek dahâ iyidir.]
5 — Îmân edilmesi lâzım olan altı şeyden beşincisi (Âhiret gününe inanmakdır). Bu zemânın başlangıcı, insanın öldüğü gündür. Kıyâmetin sonuna kadardır. Son gün denilmesi, arkasından gece gelmediği veyâ dünyâdan sonra geldiği içindir. Hadîs-i şerîfde bildirilen bu gün, bildiğimiz gece gündüz demek değildir. Bir vakt, bir zemân demekdir. Kıyâmetin ne zemân kopacağı bildirilmedi, zemânını kimse anlıyamadı. Fekat, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, birçok alâmetlerini ve başlangıçlarını haber verdi: Hazret-i Mehdî gelecek, Îsâ aleyhisselâm gökden Şâma inecek, Deccal çıkacak. Ye’cüc me’cüc denilen kimseler heryeri karışdıracak. Güneş batıdan doğacak. Büyük zelzeleler olacak. Din bilgileri unutulacak. Fısk, kötülük çoğalacak. Dinsiz, ahlâksız, nâmûssuz kimseler Emîr olacak, Allahü teâlânın emrleri yapdırılmıyacak. Harâmlar her yerde işlenecek, Yemenden bir ateş çıkacak. Gökler ve dağlar parçalanacak. Güneş ve Ay kararacak. Denizler birbirine karışacak ve kaynayıp kuruyacakdır.
Günâh işleri yapan müslimânlara (Fâsık) denir. Fâsıklara ve bütün kâfirlere kabrde azâb vardır. Bunlara elbette inanmak lâzımdır. Mevtâ kabre konunca, bilinmiyen bir hayât ile dirilecek, râhat veyâ azâb görecekdir. Münker ve Nekîr adındaki iki meleğin, bilinmiyen korkunç insan şeklinde mezâra gelip süâl soracaklarını hadîs-i şerîfler açıkça bildirmekdedir. Kabr süâli, ba’zı âlimlere göre, ba’zı akâidden olacak, ba’zılarına göre ise, bütün akâidden olacakdır. [Bunun için, çocuklarımıza (Rabbin kim? Dînin hangi dindir? Kimin ümmetindensin? Kitâbın nedir? Kıblen neresidir? İ’tikâdda ve amelde mezhebin nedir?) süâllerinin cevâblarını öğretmeliyiz! Ehl-i sünnet olmıyanın doğru cevâb veremiyeceği (Tezkire-i Kurtubî)de[2] yazılıdır.] Güzel cevâb verenlerin kabri genişliyecek, buraya Cennetden bir pencere açılacakdır.