Arabca bilen, fekat tefsîr ilminden haberi olmayan din câhillerinin anladıklarına(Kur’ân tefsîri) denilmez. Bunun için, hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı kerîme kendi anladığına göre ma’nâ veren, kâfir olur) buyuruldu.
Allahü teâlâ, hepimizi, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği doğru yolda bulundursun! İslâm câhillerinin ve büyük islâm âlimi gibi ismler taşıyan mezhebsizlerin, münâfıkların yaldızlı, sinsi yalanlarına aldanmakdan korusun! Âmîn.
Hakîkat Kitâbevinin neşr etdiği bütün kitâblar, her dilde olarak Internet vâsıtası ile bütün dünyâya yayılmakdadır.
Mîlâdî sene 2001 Hicrî şemsî 1380 Hicrî kamerî 1422
TENBÎH: Misyonerler, hıristiyanlığı yaymağa, yehûdîler, Talmûtu yaymağa, İstanbuldaki Hakîkat Kitâbevi, islâmiyyeti yaymağa, masonlar ise, dinleri yok etmeğe çalışıyorlar. Aklı, ilmi ve insâfı olan, bunlardan doğrusunu iz’ân, idrâk eder, anlar. Bunun yayılmasına yardım ederek, bütün insanların dünyâda ve âhıretde se’âdete kavuşmalarına sebeb olur.
Bugün, dünyâda bulunan müslimânlar, üç fırkaya ayrılmışdır. Birinci fırka, Eshâb-ı kirâmın yolunda olan, hakîkî müslimânlardır. Bunlara (Ehl-i sünnet) ve(Sünnî) ve (Fırka-i nâciyye), Cehennemden kurtulan fırka denir. İkinci fırka, Eshâb-ı kirâma düşman olanlardır. Bunlara (Şî’î) ve (Fırka-i dâlle), sapık fırka denir. Üçüncüsü, sünnîlere ve şî’îlere düşman olanlardır. Bunlara (Vehhâbî) ve(Necdî) denir. Çünki bunlar, ilk olarak, Arabistânın Necd şehrinde meydâna çıkmışdır. Bunlara (Fırka-i mel’ûne) de denir. Çünki, bunların müslimânlara kâfir dedikleri, (Se’âdet-i Ebediyye) ve (Kıyâmet ve Âhıret) kitâblarımızda yazılıdır. Peygamberimiz böyle söyliyenlere la’net etmişdir. Müslimânları bu üç fırkaya parçalayan, yehûdîlerle ingilizlerdir.
Her mü’min, nefsini tezkiye için, ya’nî yaratılışında bulunan câhillikden ve günâhlardan temizlenmek için, her zemân (Lâ ilâhe illallah) okumalı ve kalbini tasfiye için, ya’nî nefsinden ve şeytândan ve kötü arkadaşlardan ve zararlı, bozuk kitâblardan gelmiş olan, küfr ve günâhlardan kurtulmak için,(Estagfirullah) okumalıdır. İslâmiyyete uyanın ve günâhlarına tevbe edenin düâları kabûl olur. Nemâz kılmıyanın, açık kadınlara ve avret yeri açık olanlara bakanın, harâm yiyip içenin, islâmiyyete uymadığı anlaşılır. Bunun düâları kabûl olmaz. Son sahîfedeki ilâveyi okuyunuz!