–5–
ŞEREFÜDDÎN MÜNÎRÎNİN
“rahime-hullahü teâlâ” MEKTÛBU:
(Sebeblere Yapışmak Lâzımdır)
Hindistânda yetişmiş olan islâm âlimlerinin büyüklerinden Şerefüddîn Ahmed bin Yahyâ Münîrî “rahmetullahi aleyh”, fârisî (Mektûbât) kitâbının onsekizinci mektûbunda buyuruyor ki:
İnsanların çoğu, şübhe ve hayâl ile hareket ederek yanılıyorlar. Böyle bozuk düşünenlerden bir kısmı (Allahü teâlânın bizim ibâdetlerimize ihtiyâcı yokdur. İbâdetlerimizin Ona hiç fâidesi yokdur. İnsanların ibâdet veyâ isyân etmeleri, Onun büyüklüğü karşısında müsâvîdir. İbâdet yapanlar, boşuna sıkıntı, zahmet çekiyorlar)diyorlar. Böyle düşünmek yanlışdır. İslâmiyyeti bilmedikleri için, böyle söylemekdedirler. İbâdetlerin Allahü teâlâya fâidesi olduğunu ve bunun için emr olunduklarını zan etmekdedirler. Böyle zan etmek çok yanlışdır. Olmıyacak şeyi oluyor zan etmekdir. Her insanın yapdığı ibâdetin fâidesi, yalnız kendisinedir. Böyle olduğunu, Allahü teâlâ (Fâtır) sûresinin onsekizinci âyetinde açıkca haber vermekdedir. Böyle yanlış düşünen kimse, perhiz yapmıyan hastaya benzemekdedir. Bu hastaya doktor, perhiz tavsiye ediyor. Bu ise, perhiz yapmazsam doktora hiç zararı olmaz diyerek, perhiz yapmıyor. Doktora zararı olmaz demesi doğrudur. Fekat kendine zarar vermekdedir. Tabîb, kendine fâidesi olduğu için değil, onun hastalıkdan kurtulması için, perhiz yapmasını tavsiye etmişdir. Doktorun tavsiyesine uyarsa, şifâ bulur. Uymazsa ölür, gider. Tabîbin bundan hiç zararı olmaz.
Bozuk düşünenlerden bir kısmı da, hiç ibâdet yapmaz, harâmlardan sakınmaz, ya’nî islâmiyyete uymazlar. (Allah kerîmdir, rahîmdir. Kullarına çok acır. Afvı sonsuzdur. Kimseye azâb etmez) derler. Evet, ilk sözleri doğrudur. Fekat, son sözleri yanlışdır. Burada şeytân kendilerini aldatmakdadır. İsyâna sürüklemekdedir. Aklı olan kimse, şeytâna aldanmaz. Allahü teâlâ, kerîm, rahîm olduğu gibi, azâbı da şiddetlidir. Can yakıcıdır. Bu dünyâda, çoklarını fakîrlik ve sıkıntılar içinde yaşatdığını görüyoruz. Nice kullarını, hiç çekinmeden azâblar içinde yaşatıyor. Çok kerîm ve razzâk olduğu hâlde, zırâ’at, çiftcilik sıkıntıları çekilmezse, bir lokma ekmek vermiyor. Herkesi yaşatan O olduğu hâlde, yimiyen, içmeyen insanı yaşatmıyor.