129

(Fâizi kat kat olarak yimeyin)[1] denildiğini ve binâenaleyh fâizin her şeklinin harâm olmadığını söylemek lâzımdır[2].

12- Âlimlere kötü isnâdlarda bulunup, aleyhlerine âdî ithâmlar uydurarak, müslimânların onlardan soğumalarını te’mîn etmek lâzımdır. Câsûslarımızın bir kısmını, onların kıyâfetine sokacağız. Sonra, bunlara kabîh, çirkin işler yapdıracağız. Böylece bunlar, âlimler ile karışmış olacak ve her âlimden şübhe edilecek. Bu câsûsları, El-Ezhere, İstanbula, Necef ve Kerbelâya sokmak zarûrîdir. Müslimânları âlimlerden soğutmak için mektebler, kolejler açacağız. Bu mekteblerde, rûm ve ermeni çocuklarını, müslimânlara düşman olarak yetişdireceğiz. Müslimân çocuklarına da kendi ecdadlarının câhil olduklarını aşılayacağız. Bu çocukları, Halîfe ve âlimler ve devlet adamlarından soğutmak için, onların hatâlarını, kendi zevkleri ile meşgûl olduklarını, Halîfenin câriyelerle vakt geçirip, halkın malını kötü yollarda kullandığını, hiçbir işte Peygambere uymadıklarını aşılayacağız.

13- İslâmın, kadına hakâret etdiğini yaymak için, (Erkekler kadınlar üzerinde hâkimdirler)[3] âyetini ve (Kadının temâmı şerdir) hadîsini söyleyeceğiz[4].

14- Pislik, susuzluğun netîcesidir. Suyun artdırılmasına mâni’ olmağa çalışmalıyız.

[1]Âl-i İmrân sûresi, âyet: 130

[2] Ödünc verirken, vakt ta’yîn edilmez. Edilirse, fâiz olur. Belli zemân sonra, aynı mikdâr ödemesi şart edilirse, hanefîde bu da fâiz olur. Fazlasını ödemesi sözleşilirse de, fâiz olur. Bu fâizde, bir dirhem bile fazla ödemeği şart etmek büyük günâhdır. Veresiye satışda ise, ödeme vaktinin bildirilmesi lâzımdır. Ödeme vakti gelince, ödeyemediği için, ödenecek mikdâr ve ödeme zemânı artdırılırsa, buna (Mudâ’af fâiz) denir. Yukarıdaki âyet-i kerîme, ticâretdeki bu mudâ’af fâizi bildirmekdedir.

[3] Nisâ sûresi, âyet: 34

[4]Hadîs-i şerîfde, (İslâmiyyete uyan kadın, Cennet ni’metlerindendir. Hislerine uyan, islâmiyyete uymayan kadın şerdir) buyuruldu. Kız olsun, dul olsun, evli olmıyan fakîr kadına babası bakmağa mecbûrdur. Bakmazsa habs olunur. Babası yoksa veyâ fakîrse, zengin mahrem akrabâsı bakacakdır. Bunlar da yoksa, hükûmet ma’âş bağlıyacakdır. Müslimân kadının, çalışıp kazanmağa hiç ihtiyâcı yokdur. İslâm dîni, kadının bütün ihtiyâclarını erkeğin sırtına yüklemişdir. Erkeğin bu ağır yüküne karşılık, mîrâsın hepsinin yalnız erkeğe verilmesi lâzım iken, Allahü teâlâ, kadınlara burada da ihsânda bulunarak, erkek kardeşlerinin yarısı kadar mîrâs almalarını emr buyurmuşdur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.