593

Tabîatcılardan az bir kısmı, bu sözbirliğinden ayrılmış, doğru yoldan kaymışdır. Bunlar, insanı, çöldeki otlara benzetdiler. İnsan ot gibi biter, büyür, yok olur. Rûhu kalmaz dediler. Böyle söyledikleri için (Haşhaşî)ler, ya’nî (Otcular) adı ile anıldılar. Din âlimleri ve felsefeciler, bu otcuların düşüncelerini muhtelif delîllerle red etdi.

[Allahü teâlâ, bugün bilinen 105 elementi yaratmış, bunlardan herbirine başka başka hâssalar vermişdir. Her element atomlardan yapılmışdır. Her atomu, bir mikro-dinamo gibi, büyük bir enerji deposu yapmışdır. Atomların birbirleri ile birleşmesinden molekülleri veyâ iyon şebekelerini, böylece organik ve anorganik mürekkeb cismleri ve hücreleri, çeşidli dokuları ve sistemleri yaratmışdır. Bunların herbirinde, akllara hayret veren, incelikler, kanûnlar, düzenler vardır. Meselâ, ancak mikroskopla görülebilen bir hücre, çeşidli atölyeleri bulunan mu’azzam bir fabrika gibidir. İnsan aklı, bugüne kadar, bu fabrikanın ancak birkaç makinasını görebilmişdir. İnsandaki milyonlarca hücrenin çalışabilmesi, gerek insanda, gerekse dış âlemde binlerce, uygun şartların bulunmasına bağlıdır. Bu binlerle şart ve nizâmdan biri bozulursa, insanın bedeni çalışamaz, durur. O büyük kâdir, âlim olan Allahü teâlâ, bu nihâyetsiz nizâmı yaratarak, beden makinasını otomatik olarak çalışdırmakdadır. Kalb ve rûh, bu makinanın elektrik kuvveti gibidir. Bir motorda ufak bir ârıza olunca, ceryan kesildiği gibi, insan vücûdunun iç ve dışındaki yapı ve düzenlerde hâsıl olacak bir ârıza da, kalbin ve rûhun bedenden ayrılmasına sebeb olur ve insan ölür. Dünyâda hiçbir makina, hiçbir motor nihâyetsiz çalışamıyor. Aşınarak, yıpranarak, çürüğe ayrılıyor. Bu, bir umûmî kanûndur. Vücûd makinası da yıpranıyor, çürüyor. İnsan kabrde çürüyünce, hiçbir zerresi, hiçbir elementi yok olmuyor. Çürümek, bedeni meydâna getiren organik moleküllerin anaerobik mikroblar ve toprak te’sîri ile parçalanarak, karbon dioksid, amonyak, su gibi ufak moleküllere ve serbest azota kadar ayrılması demekdir. Bu parçalanma, fizik ve kimyâ hâdiseleridir. Fizik ve kimyâ reaksiyonlarında maddenin yok olmadığı bugün kesin olarak bilinmekdedir. Lavoisier adındaki Fransız kimyâgeri, (Kimyâ tepkimelerinde, madde gayb olmaz ve yokdan meydâna gelmez) hakîkatini tecribe ile isbât etmiş ise de, herşeyin kimyâ tepkimesi, kimyâ kanûnu ile yapıldığını zan ederek, (tabî’atda birşey yaratılmaz ve hiçbirşey yok edilemez) demişdir. Bugün, yeni keşf edilen çekirdek olayları, nükleer reaksiyonlar, maddenin enerjiye döndüğünü, yok olduğunu, Lavoisiernin aldanmış olduğunu göstermekdedir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.