Fekat, Allah korusun, bir yerdeki hükûmet adamları, şefkatli, iyi huylu, adâletli olmazsa, insan haklarına saldırırlar, zulm, yağma, işkence yaparlarsa, bunlar adâlet erbâbı değil, iblislerin ahbâbı, şeytânların yoldaşlarıdırlar. Beyt:
Aldatmasın seni, diktatörün serâyları, kumaşı,
serây bağçesini, sular dâim, mazlûmların göz yaşı!
Emri altında olanlara merhamet etmeyenler, kıyâmet günü Allahü teâlânın merhametinden uzak kalacaklardır.
Men, lâ yerham, lâ yurham!
buyurulmuşdur ki, acımıyana acınmaz demekdir. Böyle zâlimlerin topluluğuna hükûmet değil, eşkıyâ denir. Bunlar, birkaç senelik, muvakkat dünyâ zevkleri için, milyonlara eziyyet ederler. Fekat, zulmlerinin cezâsını çekmedikce, bu dünyâdan gitmezler. O kadar refâh ve lezzetler içinde oldukları hâlde, elbette şiddetli sıkıntılar, büyük derdler yakalarını bırakmaz. O saltanat hiçbirinin elinde kalmaz. Çok olur ki, saltanatları düşmanlarının eline geçer. Bu hâli görür. Ciğerleri yanar. Meryem sûresinin seksenbirinci âyetinde meâlen, (Mâlik, hâkim olduğunu söylediği şeylerin hepsini elinden alırız. Yalnız başına huzûrumuza gelir) buyuruldu. Burada buyurulduğu gibi, Allahü teâlânın mahkemesine, yüzü kara, sürünerek getirilir. Yapdığı kötülükleri inkâr edemez. Hepsinin cezâsını çok acı olarak çeker. Yapdığı zulmlerin, işkencelerin karanlığı, etrâfını kaplar. Önünü göremez. Azâb meleklerinin pençesinde, kendi yapdıklarının katkat kötüsünü çekmek için, Cehennem azâbına atılır. Allahü teâlânın dînini beğenmediği, ona çöl kanûnu dediği için, orada rahmete kavuşamaz.
ALTINCI BÂB
(Ahlâk-ı alâî) kitâbının altıncı bâbında güzel ahlâkın nev’leri bildirilmekdedir. Biz, bunlardan yalnız adâleti bildireceğiz. Adâlet üçe ayrılır:
Birincisi, Allahü teâlâya kulluk etmekdir. Allahü teâlânın merhameti, ni’metleri, ihsânları, her mahlûka yayılmışdır. Ni’metlerinin en büyüğü, kullarına se’âdet yolunu göstermesidir. Hakları yok iken, hepsini en güzel şeklde yaratmışdır. Ebedî, sayısız ni’metler, iyilikler vermişdir. Böyle bir sâhibe, yaratana ibâdet etmek, Onun ihsân etdiği ni’metlere şükr etmek elbette lâzımdır.