Allahü teâlânın ni’metlerini kim sayabilir?
ni’metlerinin milyonda birine kim şükr edebilir?
İnsan, Allahü teâlâya karşı lâzım olan şükr borcunu nasıl yapmalıdır? Ba’zılarına göre, birinci vazîfe, Allahü teâlânın varlığını düşünmekdir. Mesnevî:
Hamd olsun, ni’metleri bol Allaha,
önce, varlık ni’meti verdi bana!
İhsânlarını saymağa güç yetmez,
güç de, her üstünlük de, lâyık Ona!
Ba’zılarına göre, ni’metlerin Ondan geldiğini anlamalı ve dil ile hamd ve senâ etmelidir.
Ba’zılarına göre, birinci vazîfe, Onun emrlerini yapmak, harâmlarından sakınmakdır.
Bir kısmı da, insan önce kendini temizlemeli. Böylece, Allahü teâlâya yaklaşmalıdır, dedi.
Ba’zıları, insanları irşâd etmeli, doğru, sâlih olmalarına çalışmalıdır, dedi.
Ba’zıları da, insanın belli bir vazîfesi olmaz. Her insanın kendine göre, başka başka vazîfeleri olur, dedi.
Sonra gelenlere göre, insanın Allahü teâlâya karşı vazîfesi üçe ayrılır: Birincisi, bedeni ile yapacağı işlerdir. Nemâz, oruc gibi. İkincisi, rûhu ile yapacağı vazîfedir. Doğru i’tikâd etmek [Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek, inanmak]. Üçüncüsü, insanlara adâlet yapmakla, Allahü teâlâya yaklaşmakdır. Bu da, emâneti muhâfaza, insanlara nasîhat etmek, evvelâ islâmiyyeti öğretmekle olur.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, ibâdet üçe ayrılır: Doğru i’tikâd, doğru söz ve doğru iş. Bunlardan son ikisinde, açık olarak emr edilmemiş olanlar, zemâna ve şartlara göre değişir. Allahü teâlâ, Peygamberleri “aleyhimüssalavâtü vetteslîmât” vâsıtası ile değişdirir. İbâdetleri, insanlar değişdiremez. Peygamberler “aleyhimüsselâm” ve bu büyüklerin vârisleri olan, Ehl-i sünnet mezhebinin âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ”, ibâdetlerin çeşidlerini ve nasıl yapılacaklarını ayrı ayrı bildirmişlerdir. Herkesin bunları öğrenmesi ve ona göre hareket etmesi lâzımdır.
Bu fakîre göre, sözün hulâsası, yukarıda bildirildiği üzere, doğru i’tikâd, doğru söz ve amel-i sâlih, birinci vazîfedir.