593

Bunun içindir ki, fukahâ bir kırâetin aksinde hâsıl olan sadây-ı mün’akise kırâet ve tilâvet hükmü terettüb etmiyeceğini ve meselâ: Secde-i tilâvet lâzım gelmiyeceğini beyân etmişlerdir. Bir kitâbı sessiz mutâlea etmek kırâet etmek demek olmadığı gibi, çalan veyâ çınlayan mün’akis bir sadâyı dinlemek de bir kırâet dinlemek değil, bir çalma ve çınlama dinlemekdir. Şu hâlde, Kur’ân-ı kerîm okuyan bir kâriin sadâsını aks etdiren gramofondan veyâ radyodan gelen savt veyâ sadâ, bir kırâet değil, bir kırâetin aksi ve tayfıdır ve bunlara istimâ’ ve insât emrinin hükmü terettüb etmez. Ya’nî dinlenmesi, susulması vâcib olan Kur’ân-ı kerîm, çalınan Kur’ân değil, kırâet olunan Kur’ândır. Ma’amâfih istimâi vâcib veyâ müstehab olmamakdan, istimâi gayr-ı câiz, adem-i istimâ’ı vâcib olmak lâzım gelir zan edilmemelidir. Zîrâ Kur’ânı çalmak, başka bir fi’il, çalınan Kur’ânı dinlemek de başka bir fi’ildir. Kur’ân-ı kerîmi çalmak, çalgılar miyânına koymak şayân-ı tecviz olmıyan bir fi’il olduğu zâhirdir. Nitekim Kur’ân-ı kerîm okumak bir kurbet olduğu hâlde, muhıll-i ta’zîm olan yerlerde okumak bir kabâhatdir. Fekat, okunmuş bulunursa, istimâı kabâhat değil, adem-i istimâı kabâhat olur. Meselâ, hamamda Kur’ân-ı kerîm kırâet eden günâha girer. Bununla berâber, okunduğu takdîrde, dinlememek de sevâb değildir. Bunun gibi, bir aks-i sadâ ile çınlayan, kezâlik bir gramofon veyâ radyoda çalınan bir Kur’ân-ı kerîm in’ıkâsını dinlemek bir vazîfe değildir diye dinlememek vazîfedir gibi de zan edilmemelidir. Zîrâ, bir kırâet değilse de, kırâete müşâbihdir. Çünki, kelâm-ı nefsîye dâldır. Binâenaleyh istimâı kırâet gibi, vâcib veyâ müstehab değilse de, lâ-ekal câizdir, evlâdır ve hattâ ona da hurmetsizlik etmek gayr-ı câizdir. Öyle bir hâl karşısında bulunan bir müslimân, lâyık olmıyan yere konmuş bir Kur’ân-ı kerîm sahîfesi karşısında bulunuyormuş gibidir ki, ona karşı lâübâlîlik etmemesi ve elinden geldiği kadar onu oradan alıp lâyık olduğu bir yere kaldırması vazîfe-i diyâneti iktizâsındandır.)]

Fıkh ve fetvâ kitâblarının çoğunda, meselâ (Kâdihân)da diyor ki, (Ezân okumak sünnetdir. İslâm dîninin şi’ârından, alâmetlerinden olduğu için, bir şehrde, bir mahallede ezân terk edilirse, hükûmetin oradaki müslimânlara zorla okutması lâzımdır. Müezzinin Kıble cihetini ve nemâz vaktlerini bilmesi lâzımdır. Çünki, ezânı başından sonuna kadar Kıbleye karşı okumak sünnetdir. Ezân, nemâz vaktlerinin ve iftâr zemânının başladığını bildirmek için okunur. Bu vaktleri bilmiyenin ve fâsıkın okuması, fitne çıkmasına sebeb olur. Aklı olmıyan çocuğun, serhoşun, delinin, cünüb olanın ve kadının ezân okumaları mekrûhdur. Müezzinin tekrâr okuması lâzım olur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.