O hâlde, bugün Ehl-i sünnet i’tikâdına karşı olduğu belli olmıyan ve guslünü, abdestini ve nemâzını doğru yapabilen ve harâm işlemekden sakınan imâm bulup ona uymak lâzımdır. Aksi takdîrde cemâ’at sevâbı değil, nemâzımız da elden kaçar. Zîrâ, zarûrî ma’lûm olan, ya’nî câhillerin de işitdikleri ahkâmı öğrenmemek, bilmemek özr olamaz. Fâsık imâmın arkasında kılınan nemâzın mâlikîde sahîh olmadığı (Halebî-i kebîr)de yazılıdır. Sâlih bir imâmın ağzında kaplamalı, dolgulu diş görülürse, mâlikî veyâ şâfi’î mezhebini taklîd edip etmediği kendisine sorulmamalıdır.
31 – Resûl-i ekrem buyurdular ki: (Sabâh nemâzı ile yatsı nemâzını cemâ’at ile kılmak çok sevâbdır. Bu iki vakt nemâzı cemâ’at ile kılmanın, ne derece bir fazîlet ve ne büyük bir sevâb olduğunu lâiki ile bilseler, bunu kimse terk edemezdi.)
Hak teâlâ, hadîs-i kudsîde, buyurdu ki: (Kulum bana farz nemâzda olduğu kadar, hiçbir amel ile yakın olamaz.) Farz nemâzları kılıp, hiçbir nemâzı kazâya kalmayanların, nâfile nemâzları da böyle olur. Yine hadîs-i kudsîde, Allahü teâlâ buyurdu ki: (Kullarım nemâz kılmakla gözleri, kulakları, elleri, ayakları ve bütün a’zâları benim emrimde olmuş olur.) Resûlullah buyurdular ki: (Hak teâlâ Cennet-i a’lâda hûrîler yaratmışdır. O hûrîlere, sizler kimler için yaratıldınız, diye sorulduğu zemân, bizler beş vakt nemâzını cemâ’at ile kılanlar için yaratıldık derler.)
32 – İbn-i Mes’ûd [Otuzikide Medînede vefât etdi] buyurdu ki: Peygamberimize sordum. Allahü teâlâ indinde hangi amel sevgilidir? Cevâben buyurdular ki, (Nemâzı vaktinde kılmak, ana-babaya iyilik etmek ve hak yolunda cihâd etmek.)
33 – Bir gün bir a’mâ, Efendimize sordu: Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Benim gözlerim görmüyor, elimden tutup câmi’e götürecek bir kimsem de yokdur. Evimde nemâzımı kılayım mı? Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” sordular: (Ezân sesini işitiyor musun?) Evet işitiyorum, dedi.
Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, (Sana evde nemâzı kılmağa izn veremem)dedi. Yine bir kişi sordu:
Şehrin yılan, akreb ve vahşî hayvânları vardır. Bana bir çâre var mıdır? Nemâzımı evde kılsam?(Ezân-ı Muhammedîyi işitir misin?) buyurdu. Evet işitirim, dedim. (Şu hâlde, nemâza, ya’nî cemâ’ate gitmelisin), cevâbını verdi. Böyle olunca, nerede kaldı ki gözlerin, ayakların yerinde, bir korkun yokdur. Şer’î bir mâni’in de yok! Niye evde kılıp cemâ’ate gitmiyesin? Ancak yürüyemiyecek kadar hasta olana ve şiddetli soğuk ve yağmurda izn vardır.