Halk arasında, altıbinaltıyüzaltmışaltı diye meşhûrdur. Uzun âyetleri, birkaç kısa âyete ayıranlar, âyet sayısının çok olduğunu bildirdiler.]
(Kimyâ-i se’âdet) kitâbından terceme temâm oldu.
46 – [Radyo ile, ho-parlör ile Kur’ân-ı kerîm okumak, ezân okumak câiz değildir. Böyle okunan ezânı ve Kur’ân-ı kerîmi işitenler, bunlara benziyen başka sesi işitmiş olurlar. Cemâ’at ile nemâz kılarken, imâm efendiyi veyâ imâmı görerek, yâhud sesini işiterek kılanı görmiyenlerin veyâ imâmın yâhud müezzinin sesini işitmiyenlerin, yalnız radyonun, ho-parlörün sesine uyarak kıldıkları nemâz sahîh olmaz. Çünki bunlardan işitilen ses, imâmın, müezzinin kendi sesleri değildir. Elektrik, mıknâtıs hareketi ile ihtizâz eden ya’nî titreyen ma’den levhasının hâsıl etdiği sesdir. İmâm efendinin sesine çok benziyor ve onun irâdesi ile, sesi ile hâsıl oluyor ise de, onun sesi değildir. İbni Âbidîn “rahmetullahi aleyh”, nikâh bahsinde, muharrem olan, ya’nî evlenmesi harâm olan kadınları anlatırken buyuruyor ki, (Cam arkasında veyâ su içinde bulunan birşeyi görmek, onu görmek olur. Birşeyin sudaki, aynadaki hayâlini görmek, onu görmek olmaz. Misâlini, benzerini görmek olur. Bir kimsenin yüzüne bakmamak için yemîn eden, o kimsenin aynadaki yâhud sudaki hayâline bakarsa, yemîni bozulmaz. Gözlükle birşeye bakan kimsenin gözüne, o şeyden çıkıp, camdan geçerek gelen şu’â, görmeğe sebeb olmakdadır. Aynadaki, sudaki hayâlden gelen şu’â’ın sebeb olduğu şeyi görmek, o şeyin kendini görmek değil, benzerini görmekdir.) Bu ifâde, açıkca gösteriyor ki, radyodan, ho-parlörden çıkan ses, imâm efendinin sesi değildir. Bu sesin benzeridir. Bunu işitenler, imâm efendinin sesini değil, bu sese benziyen başka bir sesi işitmekdedirler. İmâmın, müezzinin seslerine uymayıp, başka sese tâbi’ olanın ve imâmdan başkasının okuduğu Fâtihaya (âmîn) diyenin nemâzı sahîh olmaz.]
47 – Eğer imâmlık yapmak istersen, evvelâ [Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” bildirdiklerine göre, i’tikâdını düzelt!] Nemâzın farzı, vâcibi, sünneti ve âdâbını güzelce öğren! Bunları bildikden sonra imâmlık eyle ve Kur’ân-ı kerîmi güzel oku. İmâmlık edenin âkıl ve bâliğ olması şartdır. Eğer hâne sâhibi, müsâfire imâmlık eyle derse, o vakt eder. Nemâzı hiçbir şeyden dolayı te’hir etmemelisin. Karnın aç olup yemek de hâzır olduğu zemân yemeğini yidikden sonra nemâzını kıl. Fekat nemâz vakti geçiyorsa, evvelâ nemâzını kıl, ondan sonra yemeğini yi! Nemâz kılacağın zemân, Allahü teâlânın huzûruna çıkabilecek bir şeklde temiz elbiseni giy ve kollarını geçirmiş olarak giy.