593

Bid’at işlemek büyük günâh olup, hiçbir ibâdetin kabûl olmamasına sebebdir. [Bronzdan, ya’nî bakır alaşımından yapılan liraların renkleri ve şeklleri altın liralara benzediği ve altın yerine kullanıldıkları hâlde, bunlarla zekât verilemez. Çünki, zekât vermek ibâdetdir. Altın olarak verilmesi lâzımdır. Çünki, ibâdet değişdirilemez. İnsanın vekîli, bunun nâmına her işi yapar. Fekat, bunun nemâzlarını vekîli kılamaz. Çünki, ibâdetler değişdirilemez. Bir fâsık, ya’nî hergün büyük günâh işleyen kimsenin temiz olarak ve edeb ile ezân okuması câiz değildir. Ho-parlör de fısk olan şarkıları, kadın seslerini yaymakda kullanıldığı için, bu fısk âleti ile ezân okumak câiz olmaz. Çünki, ibâdet değişdirilemez. Çalgıyı hiç kullanmayıp evinde bulundurmak bile câiz değildir. Ho-parlör ile ezân okumak câiz olmadığı, bu misâllerden de anlaşılmakdadır.]

YOLCULUKDA NEMÂZ

68 –(Merâk-ıl-felâh) hâşiyesinde diyor ki, (Bir kimse, bulunduğu şehrin veyâ köyün kenârındaki evlerden ve tarla, kabristân gibi (finâ) denilen yerlerinden ayrılırken, bu kenâr yerlerden, senenin kısa günlerinden üç gün veyâ dahâ çok uzakda bulunan bir yere gitmeğe niyyet ederse, ayrılınca müsâfir [yolcu] olur. Bir günde yedi sâat yürür. Arada devâmlı evler bulunan köyden de ayrılması lâzımdır. Arada finâ bulunan köylerden ayrılması şart değildir. Ba’zı âlimlere göre, (müddet-i sefer) üç merhaledir.) Bir merhale, altı fersahdır. Bir fersah üç mildir. Bir mil dört bin zrâ’dır. Bir zrâ’ hanefîde yirmidört, diğer üç mezhebde yirmibir parmağın genişliğinde, ya’nî hanefîde kırksekiz, diğer üç mezhebde kırkiki santimetredir. Buna göre, bir mil hanefîde 1920 metre, bir fersah ya’nî bir sâatlik yol 5 kilometre ve 750 metre, bir merhale ya’nî bir günlük yol 34 kilometre 560 metredir. Müddet-i sefer, hanefî mezhebinde 103 kilometre ve 680 metre olmakdadır. Diğer üç mezhebde, müddet-i sefer onaltı fersah, 80 kilometredir. Şehrin kenârından müddet-i sefer uzak bir yere gitmeğe niyyet ederek ayrılan seferî olur. Müsâfir gitdiği yerde, giriş ve çıkış günlerinden başka, hanefîde onbeş gün, mâlikî ve şâfi’îde ise dört gün kalmağa niyyet ederse veyâ kendi mahalline girerse, mukîm olur. [Hanefîde onbeş günden az kalmağa niyyet ederse, burada olduğu günler, müsâfir olur. Onbeş günden evvel veyâ sonra, üç günlük uzakda bir yere gitmek için, yola çıkarsa, yolda ve bu ikinci yerde, onbeş günden az kalırsa, burada da seferî olur.]

Müsâfir, dört rek’at olan farz nemâzları iki rek’at kılar. Dört rek’at kılması günâh olur. Orucu kazâya bırakması, mest üzerine üç gün mesh etmesi câiz olur. Cum’a ve bayram nemâzlarını kılması ve kurban kesmesi lâzım olmaz. Kadının mahremsiz olarak sefere gitmesi, üç mezhebde harâmdır. Şâfi’îde, mahremsiz olarak iki kadın ile farz olan hacca gitmesi câizdir. Diş için şâfi’î veyâ mâlikî mezhebini taklîd eden bir hanefî, gitdiği yerde, üç günden fazla ve onbeş günden az kalırsa, farzları dört rek’at kılar. Çünki bunun nemâzlarının şâfi’î veyâ mâlikî mezhebine göre sahîh olması lâzımdır. Şâfi’î ve mâlikî mezheblerinde, seferde veyâ seferî olduğu yerde, ikindiyi öğle nemâzının vaktinde ve yatsıyı akşam nemâzının vaktinde takdîm ederek veyâ öğleyi ikindinin vaktinde ve akşamı yatsının vaktinde tehîr ederek cem’ etmek, ya’nî birlikde kılmak câizdir. Yola çıkmadan, nemâz kasr ve cem’ edilmez. Hanbelî mezhebinde, işlerinden ayrılmaları mümkin olmıyanların da, cem’ etmeleri câizdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.