593

Tenbîh: İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî-yi Serhendî “kaddesallahü sirreh” hazretleri (Mektûbât)ın birinci cildi, yüzikinci mektûbunda buyuruyor ki: Bir müslimâna bir mikdâr fazla ödemesi şartı ile borç verildikde, ödenilen paranın fazlası fâiz olmakla kalmıyor. Evvelce yapılan (akd), ya’nî mukâvele, sözleşme fâiz oluyor. Böyle bir mukâvelenin kendisi harâmdır ve harâm sebebi ile alınan herşey de harâmdır. O hâlde, yüz lira borç verip, karşılığında, yüzon lira almak şartı ile yapılan akd, ya’nî pazarlık harâm olup, alınan yüzon liranın hepsi fâiz olur, harâm olur. (Câmi’ur-rumûz) fıkh kitâbında ve İbrahîm Şâhînin kitâbında da bu, güzel anlatılmakdadır. Fâiz ile para almağa ihtiyâcı olanlara gelince, ribânın harâm olduğu Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça yazılıdır ve umûmîdir. Ya’nî ihtiyâcı olana da, olmıyana da harâmdır. İhtiyâcı olanları ayırmak, Allahü teâlânın ve Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” emrlerini değişdirmek olur. (Kınye) kitâbının, bu emrleri değişdirmeğe haddi ve salâhıyyeti yokdur. Lâhor şehrindeki âlimlerin en büyüğü olan Mevlânâ Cemâl “rahime-hullahü teâlâ” Kınye kitâbının birçok sözlerine güvenilmez ve kıymetli kitâblara muhâlifdir, buyuruyor. Kınyedeki, ihtiyâcı olanların fâiz ile borç alması câiz olur, sözünü doğru kabûl etsek bile, eğer her ihtiyâcı olana câiz dersek, fâizin harâm edilmesine sebeb kalmazdı. Çünki, herkesi, fâiz ile para almağa götüren, elbette bir ihtiyâcdır. Kimse ihtiyâcı yokken, kendi zararına iş görmez ve hakîm olan, hamîd olan Allahü teâlânın bu emri fâidesiz ve lüzûmsuz olurdu. Allahü teâlânın kitâbı olan Kur’ân-ı kerîme böyle iftirâda bulunmak, çok çirkin bir cesâretdir. Farzmuhâl olarak her ihtiyâcı da özr kabûl edersek, ihtiyâc, lüzûm demekdir. Lüzûmun da bir mikdârı ve derecesi vardır. Ziyâfet vermek için fâiz ile ödünç almak ihtiyâc değildir ve buna zarûret yokdur. Meselâ bir cenâze için yalnız kefen ihtiyâcdır, buyurmuşlardır. Onun rûhu için helva pişirmek ihtiyâc değildir, buyurmuşlardır. Hâlbuki onun sadakaya ihtiyâcı her ihtiyâcın üstündedir. Böyle olunca, fâiz ile para alanların ihtiyâcları, ihtiyâc olur mu, olmaz mı ve böyle para ile hâzırlanan yemekleri yimek halâl olur mu? Âilenin çok kişi olmasını ve askerliği ihtiyâca behâne etmek ise, müslimânlığa yakışacak bir şey değildir. Eğer denirse ki, bugün halâl lokma bulmak mümkin olmuyor. Evet bu söz doğrudur. Fekat, mümkin olduğu kadar harâmdan kaçmak lâzımdır. Mahsûlün bereketsiz olmaması için tarlayı abdestsiz ekmemelidir, buyurmuşlardır. Hâlbuki bugün bundan kurtulmak imkânsızdır. Fekat, fâiz ile para almamak çok kolaydır. Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde harâm olduğu bildirilen şeyleri harâm bilmek, halâl olduğu bildirilen şeyleri de halâl bilmek lâzımdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.