151 – Gaflet ve şaşkınlığa kapılarak ana-babanın kalbini kırarsan, derhâl onların rızâsını almağa çalış, yalvar, minnet eyle ve her ne yaparsan yap, onların gönlünü al! Ana-babanın evlâd üzerinde hakları çok büyükdür. Bunu dâimâ göz önünde tutarak, ona göre hareket eyle!
Tenbîh: Anaya, babaya ve hocaya ve hükûmete isyân etmek, karşı gelmek câiz değildir. İslâmiyyetin yasak etdiği birşeyi emr ederlerse, ısyân etmemeli, suç ve günâh işlememelidir.
Şemsül-eimme-i Serahsînin “rahime-hullahü teâlâ” [483 de vefât etdi] (Siyer-i Kebîr) şerhi tercemesi 83. cü sahîfesinde diyor ki: Ana-babaya iyilik etmek, onları zarardan ve sıkıntıdan korumak farz-ı ayndır. Cihâda gitmek ise, farz-ı kifâye olduğundan, ana-babadan izn olmadıkca harbe gitmek halâl olmaz. Ana-baba kâfir de olsalar, onlara iyilik etmek, hizmet etmek farzdır. Ticâret, hac ve ömre için ana-babadan iznsiz sefere gitmek câizdir. İlm öğrenmek için gitmek de öyledir. Zîrâ bunlarda, harb gibi, ölüm tehlükesi olmadığından, ayrılık hüznleri, kavuşmak ümmîdi ile zâil olur. Ana babanın ve hocanın günâha sokacak olan emrlerine itâ’at lâzım değildir. Meselâ, hırsızlık için veyâ birini öldürmek için veyâ yol kesicilik için veyâ zinâ için bir kadını bir yere gönderirlerken, orada buna mâni’ olabilecek bir adam bulunsa, fekat bu adamın mâni’ olmasına anası-babası müsâ’ade etmese, bunları dinlemeyip mâni’ olması lâzımdır. Zîrâ, günâha mâni’ olmak farz-ı ayndır. Ana-babaya itâ’at ise, günâh olmıyan emrleri için, farzdır. Ana-babanın farzı terk etdirmesi günâh olduğundan bu emrleri yapılmaz. Nisâ sûresi ellidokuzuncu âyetinde meâlen, (Ey mü’minler! Peygamberime“sallallahü aleyhi ve sellem” ve sizden olan, âmirlerinize itâ’at ediniz!) buyuruldu. Günâh olmıyan emrlere itâ’at lâzımdır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir yere ufak bir askerî birlik göndermişdi. Başlarına da bir kumandan ta’yîn etmişdi. Âmirleri, bunlara kızıp, büyük bir ateş yakdırdı ve bu ateşe giriniz, bana itâ’at farzdır dedi. Askerlerin ba’zısı girelim, dedi. Bir kısmı da biz ateşden kurtulmak için müslimân olduk, girmeyelim, dedi ve girmediler. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bunu haber alınca: (Eğer itâ’at edip girselerdi, Cehennemde ebedî kalırlardı) buyurdu. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: (Üzerinize âmir ta’yîn edilen müslimân, her kim olursa olsun, harâm ile emr etmedikçe, ona itâ’at ediniz! Harâm olan emrlerine itâ’at etmeyiniz!) İtâ’at etmemek başkadır. İsyân etmek, karşı gelmek başkadır. Bu iki şeyi birbirine karışdırmamalıdır.
[Siyer-i kebîrden, buraya kadar yazılanlardan anlaşılıyor ki, ananın babanın, hocanın ve hükûmetin harâm olan şeyleri emr etmeleri hâlinde, bunlara isyân edilmez.