Her müslimânın Eshâb-ı kirâmı “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” sevmesi, onların hocalık haklarını gözetmesi lâzımdır. Eshâb-ı kirâmın hepsini sevenlere, herbirine saygı gösterenlere, (Ehl-i sünnet) denir. Bir kısmını beğenip, bir kısmını sevmiyenlere (Şî’î)denir. Eshâb-ı kirâmın hepsine düşman olana (Râfizî) denir. Bunlar, Abdüllah bin Sebe’ yehûdîsinin yolundadırlar. İslâm düşmanıdırlar.
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki, (Eshâb-ı kirâmı çok sevmek, ta’zîm ve hurmet etmek lâzımdır. Bunun için, ismlerini yazarken, okurken ve işitince, “radıyallahü anh” demek müstehabdır). Bunlar, (İbni Âbidîn) beşinci cild, 480.ci sahîfesinde ve (Birgivî vasıyyetnâmesi)nin Kâdı-zâde şerhinde ve (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbımızda yazılıdır.
Râfizîler, müslimânları aldatmak için, (Eshâb çok yüksekdir. Yüksekliklerini bildirecek bir kelime yokdur. İsmlerinin yanına “radıyallahü anh” demek, onlara hakâret olur. Böyle şeyler söylememelidir) diyorlar. Râfizîlere aldanmamalıyız!
154 – Küçük kardeşin varsa ona islâm harfleri ile Kur’ân-ı kerîm okumasını ve ilm öğret ve ona îmânı ve Ehl-i sünnet i’tikâdını, Allahü teâlânın emrlerini ve harâmları öğret. Kötü kimselerle görüşdürme. Fenâ arkadaş çok zararlıdır. Tatlı sözle nasîhat eyle. Ona şefkat ile muâmele eyle ve himâye ederek koru! Şâyed kardeşin senden büyük ise, ona ta’zîm ederek emrlerini tut!
Âhıret kardeşi ittihâz eyle! Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki, (Allah için âhıret kardeşliği yapan adam, âhıret gününde ana-baba kardeşinden dahâ fâideli yardımları, o âhıret kardeşinden görür. Bir kimse, âhıret kardeşini ne kadar çok severse, Allahü teâlâ da, o kimseyi o kadar çok sever.) [Bir erkeğin yabancı kadınla âhıret kardeşi olması câiz ise de, âhıret kardeşi, kendi kardeşi gibi mahrem olmaz. Yabancılar gibidir. İslâmiyyetde, erkeğin kız ile arkadaş olması, konuşması câiz değildir.]
SILA-I RAHM BAHSİ
155 – Müslimân olan ve dînini kayıran akrâbasını ziyâret eden bir kimseye, yetmiş nâfile hac sevâbı verilir. Gönül almak ziyâreti çok sevâbdır. İ’tikâdı bozuk olan, mezhebsiz olan akrabâyı ziyâret etmek sevâb değildir.
156 – Oğluna ve kızına edeb ve islâm harfleri ile Kur’ân-ı kerîm okumasını ve ilm öğret! Komşu, akrâba ve mahremlerini ziyâret eyle! Mektûbla hâl ve hâtırlarını sor! Mahrem olmıyan, ya’nî yabancı kadınlarla görüşme!
157 – Çocuklarını küçük iken okut! Herşeyden evvel, Allahü teâlânın râzı olduğu, emr etdiği şeyleri öğret! İyi bir mü’min olmaları için gayret et! Büyüdükden sonra, edeb zor olur.
Onların ve ehlinin, ya’nî zevcenin suçlarını afv eyle. Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki, (Sadakanın en fazîletlisi, çoluk çocuğuna yidirip giydirdiğindir.) Oğlunu, kızını ve ehlini, harâmdan, günâhdan ve fenâ arkadaşlardan koru!
Kızın, ilk mektebi bitirdikden sonra, para kazanması için, onu bir işe verme. Zevcenin ve kızlarının ihtiyâclarını te’mîn etmek için, babanın çalışıp kazanması farzdır. Kız çalışırken, başı, kolları açılınca, babası da günâha girer. Onu hemen evlendir. Allahü teâlâ, onun rızkını kocasına gönderir. İster zengin, ister fakîr olsun, Allahü teâlânın emrini tutan, aslı belli kimseye ver! Dâmâdını çok mehr ve çok çeyiz [eşyâ] vermeğe mecbûr kılma! Kızını ihtiyâr adama verme ve din ile alâkası olmıyana, ilm-i hâlini bilmiyenlere, harâmlardan sakınmıyanlara verme!
Tenbîh: Oğlunu, kızını on beş yaşını geçince evlendir ki, harâmdan korunsunlar. Bu zemânda evlenmiyen gençlerin harâmdan kurtulması imkânsızdır. Evlâdını Cehennemden korumak istersen, çabuk evlendir! Fakîrlikden korkma! Allahü teâlâ, onlara da mal verir. Hemen sen tevekkül üzere ol! Oğluna kız al, dul alma! Zîrâ insanın muhabbeti, ilk gördüğünde olur.