[Onda olduğu gibi kendisinde de olmasını istemek hased olmaz. Buna gıbta etmek, imrenmek denir. Günâh değildir.]
Sultân-ı Enbiyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Hased, ateşin odunu yidiği gibi, hasenâtı [ya’nî iyilikleri] yir.)
Riyâ ise, nemâz, oruc, sadaka ve yol, câmi’i şerîf yapdırmak gibi hayrlı amelleri, insanlar görsün de beğensinler diye yapmakdır. İşte böyle bir maksadla yapılan işlerin hepsi riyâ faslına dâhildir. Riyâ, küçük şirkdir. Tevbe etmedikçe, kat’iyyen afv olunmaz. İlmi ile amel etmemek, amelinde salâh ve ihlâs olmamak ve din âlimlerine, ibâdet edenlere, ezâna, mubârek günlere kıymet vermemek de şakâvet alâmetidir.
196 – Ey Oğul! Şakîlerin alâmeti sende bulunmasın! Bu alâmetlerin evveli, zulm etmekdir. Zulm üç kısmdır:
1- Allahü teâlâya âsî olmak.
2- Zulm eden kimselere yardım etmek.
3- Kendi emri altında bulunanlara, ezâ, cefâ etmek. Onların ibâdet yapmalarına mâni’ olmak.
Bu üç fi’li işliyenlerin varacağı yer, nihâyet Cehennemdir.
Tenbîh: Allahü teâlâya âsî olmak iki dürlüdür:
1- Allahü teâlânın emrlerini, ya’nî farzları yapmamakdır. Farzları, vazîfe kabûl etmiyenler kâfir olur. Vazîfe bilip, tenbellikle yapmıyanlar, ya’nî kazâ etmek, ödemek fikrinde olanlar, Hanefî mezhebinde, kâfir olmaz. Fekat en büyük günâh olur.
2- Hak teâlânın men’ etdiğini, ya’nî harâmları yapmakdır. Harâmdan kaçmağı vazîfe bildiği hâlde, nefsine uyarak yapan ve sonra üzülenler kâfir olmaz. Harâm işliyen müslimânlara(fâsık), âsî denir. Harâm işlemiyenlere ve farzları yapanlara (sâlih) [iyi insan], müttekî denir. İttikânın, ya’nî harâmdan kaçmanın sevâbı, farzları yapmanın sevâbından dahâ fazladır. Farzları yapmamanın günâhı, harâm işlemek günâhından dahâ çokdur. Harâmların mikdârı çok değildir. Meselâ, adam öldürmek, gîbet [arkadan çekişdirmek], zinâ etmek, kadınların, kızların başları, kolları, bacakları açık sokağa çıkmaları, hırsızlık, yalan, içki içmek, kumar oynamak, altın, gümüş kullanmak, erkeklere de kadınlara da harâmdır. Yalnız ev içinde süs için takmak kadınlara câizdir. Erkeklere yalnız gümüş yüzük câizdir. Gümüşden başkası harâmdır.
Geçdi gençlik, tatlı bir rü’yâ gibi, ey çeşmim zâr!
Beni mecnûn etdi girye, meskenim olsun mezâr!