Bu sözü de, fıkh kitâblarının beyânlarını yanlış anladığını gösteriyor. Bakınız (Mecma’ul-enhür)de ne diyor: (Sahîh olan rivâyete göre, abdestde sakalın üzerini yıkamak farzdır. Çünki, vechi yıkamak emr olundu. Sakalı sık olanda, yüzün derisi vech olmakdan çıkmışdır. Vech karşıdaki insan bakınca, insanın yüzünden gördüğü yer demekdir. Sakalı sık olanın, derisi değil, bu deri üzerindeki sakal görünür. Bunun için, abdest alırken, deri üzerini değil, sakal üzerini yıkamak farzdır.) (Dürr-ül-müntekâ)da diyor ki, (İmâm-ı a’zamdan gelen zâhir rivâyete göre, yüz hizâsında olan sık sakalın üzerini yıkamak farzdır. Fetvâ da böyledir. Çeneden sarkan sakalı yıkamak ve mesh etmek farz değildir. Yüzü üç kerre yıkadıkdan sonra parmakları, aşağıdan yukarı doğru sokarak, sarkan sakalı hilâllamak sünnetdir. Seyrek sakalın altındaki görünen deriyi yıkamak farzdır.) Yukarıdaki söz sâhibinin bu sakat kıyâsına göre, abdest alırken sık olan sakalın yalnız üzerini yıkamak kâfî olduğu için, guslde de, sakalın yalnız üzerini yıkamak kâfî olup, sakal diplerini ve sık sakal altındaki deriyi yıkamak lâzım olmıyacakdır. Hâlbuki, hakîkat böyle değildir. Guslde sık sakalın da altındaki derinin yıkanmasının farz olduğu fıkh kitâblarında açıkca yazılıdır. Meselâ, (Merâk-ıl-felâh)da ve bunun türkçe tercemesi olan (Ni’met-i İslâm)da, guslü anlatırken diyor ki, (Sakalı sık olsa da, sakalın aralarını ve altındaki deriyi yıkamak farzdır.) Guslde sakalı yıkamak, abdestde sakalı yıkamağa benzetilemeyince, guslde dişleri yıkamak abdestde sakalı yıkamağa nasıl benzetilebilir? Yukarıdaki söz, söz sâhibinin ilmî değil, hissî konuşduğunu gösteriyor. Bu sapık mantığına uyarak, guslde sakalının altını yıkamamış ise, hem kendisinin, hem de buna inanan müslimânların gusl abdestleri ve nemâzları sahîh olmamışdır.
3- (Diş de vücûddan bir uzvdur. Bu uzvun telef olmaması için, zarûrete binâen dişi doldurtmak ve kaplatmak câizdir) demiş. Sanki başkaları, çürük dişi doldurtmak ve kaplatmak câiz değildir diyormuş gibi, böyle söylemiş. Evet biz de, çürük dişi doldurtmak ve kaplatmak câizdir diyoruz. Fekat, Hanefî mezhebi âlimlerinin fıkh kitâblarında bildirdiklerine uymak da lâzım olduğunu ve bunun kolay yolunu kitâblardan bularak açıklıyoruz.
4- (İmâm-ı Muhammede göre, sallanan dişleri altın tel ile bağlatmak, düşen ve çıkarılan diş yerine altın diş takmak câizdir. Fetvâ da böyledir. Dişleri altın ile kaplamada imâm-ı Muhammedin ictihâdı ile amel edilebilir) demiş.
Vesîka denilen bu söz, hakîkaten sâhibinin şâyân-ı i’timâd olamıyacağının bir vesîkasıdır.