Bileşik cismin varlığının, elementlerinin varlıklarına muhtâc olması gibidir. Bu ise, Allahü teâlânın varlığına inanmamak olup, küfrdür. Allahü teâlânın varlığının, madde ve ma’nâ âlemlerinin varlıklarından ayrı olduğuna inanmak lâzımdır. Ya’nî, vâcib ile mümkinler, ayrı bir varlıkdırlar. İkilik olan herşeyde ayrılık vardır. (Âlem, [ya’nî Allahdan başka herşey], hakîkatde var olsaydı, o zemân ikilik olurdu. Âlemin varlığı görünüşdedir) denirse, buna cevâb olarak, (Hakîkî mevcûd, mevhûm olan görünüşle birleşmez) deriz. Ya’nî herşey Odur denilemez. Bu söz ile, (Hiçbirşey yokdur. Yalnız O vardır) demek istenirse, o zemân doğru olur. Fekat, hakîkat olarak değil, mecâz olarak söylenmiş olur. Zeydin aynadaki [ve televizyondaki] hayâlini görenin, Zeydi gördüm demesine benzer. Teşbîh olarak söylemeyip, hakîkat olarak söylemek, arslana eşek demeğe benzer. [Radyodan, hoparlörden çıkan sese, bunu söyliyen insanın sesidir demek de böyle yanlışdır.] Arslan başkadır. Eşek başkadır. Lâf ile, ikisi bir yazılamaz. Tesavvuf büyüklerinden, (Vahdet-i vücûd) söyliyenler, (Hakîkî varlık, mahlûklarda bulunuyor. Ayrıca mevcûd değildir) demedi. (Mahlûkdur, Onun zuhûrlarıdır, görünüşleridir) dediler. Muhyiddîn-i Arabî[1] ve ona tâbi’ olanlar “rahime-hümullahü teâlâ”, bu ma’nâ ile (Heme-ûst) ya’nî (herşey Odur) dediler.
(Âlem, böyle gelmiş, böyle gider) sözü, âlemin kadîm olduğunu gösteriyor. Böyle inanmak küfrdür. Âlemin yok olacağını inkâr etmekdir. Kur’ân-ı kerîm, herşeyin yok olacağını açıkca bildiriyor. İnsanların yok olacağına ve tekrâr var olacaklarına inanıyoruz diyenler arasında, ba’zı kimseler (İnsan, toprak maddesinden meydâna gelmişdir. Ölünce çürüyüp, yine toprak [su ve gazlar] hâline dönecekdir. Bu maddelerden bitkiler ve bitkilerden hayvanlar hâsıl olmakda, bunları insanlar yiyerek, et, kemik ve menî hâline dönmekde ve böylece başka insanlar meydâna gelmekdedir. Kıyâmet kopması, insanların tekrâr yaratılması, işte böyle olur) diyorlar. [Bu sözdeki madde değişmeleri elbette doğrudur. Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesi böyledir. Fekat] insanların tekrâr yaratılması böyle olur demek, Haşrı, Neşri ve Kıyâmeti inkâr etmekdir. Kıyâmet gününün gelmesi ve ölülerin mezârlarından kalkacakları, bütün canlıların bir meydânda toplanacakları, meleklerin yazdığı kitâbların ortaya çıkarılacağı, hesâb verileceği, terâzînin kurulacağı, mü’minlerin Sırât köprüsünden geçecekleri, kâfirlerin Cehenneme düşecekleri ve sonsuz azâbda kalacakları, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde bildirilmişdir.
—
[1] Muhyiddîn-i Arabî 638 [m. 1240] da Şâmda vefât etdi.