Bu hadîs-i şerîfler, Sâlihlerin, Velîlerin düâlarının kabûl olacağını göstermekdedir. Kitâbın müellifi, başdan başa her yerinde, buna saldırıyor. Allahü teâlânın sevdiklerine yalvarmağa şirk diyor. Allahü teâlânın sevdiklerine yalvarmak, bunların sebeb olmalarını istemek, Allahü teâlânın düşmanı olan putlara yalvarmağa, putların yaratmalarını istemeğe benzetilebilir mi? Hak ile bâtıl birbirlerine karışdırılır mı? Allahü teâlâ, vehhâbîlere ve bütün mezhebsizlere akl versin, insâf versin, doğru yola getirsin! Müslimânları bu felâketden kurtarsın!
Bu felâketi ortaya çıkaran kimse, islâm dîninde büyük bir yara açdı. Şimdi, câhiller, islâm memleketlerine zehr saçıyorlar. Müslimânların, bunlara aldanmamaları için, islâmiyyeti, Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” kitâblarından doğru olarak öğrenmeleri lâzımdır. İslâmiyyeti doğru olarak öğrenenler, vehhâbîlerin yalanlarına, yaldızlı yazılarına aldanmazlar. Onların sapık, bölücü olduklarını, müslimânları bölmeğe çalışdıklarını anlarlar. Vehhâbîliğin kurucusu, Muhammed bin Abdülvehhâb, genç yaşında iken, Basrada, Hempher isminde bir ingiliz câsûsunun tuzağına düşdü. İslâmın doğru îmânından, temiz ahlâkından ayrıldı. İngilizlerin (İslâmiyyeti yok etmek) çalışmalarına âlet oldu. Câsûsun yazdırdığı bozuk şeyleri, (Vehhâbîlik) ismi ile neşr eyledi. (İngiliz Câsûsunun İ’tirâfları)kitâbımızda, vehhâbîliğin kuruluşu uzun anlatılmakdadır. Mehdî “rahime-hullahü teâlâ”(Deccâl)ı öldürdükden sonra, Mekkeye, Medîneye giderek, binlerle vehhâbî din adamını kılınçdan geçireceği hadîs-i şerîfde açıkça bildirilmekdedir. İmâm-ı Rabbânî “rahime-hullahü teâlâ”, bu hadîs-i şerîfi (Mektûbât)da uzun açıklamakdadır. Vehhâbîler, Ehl-i sünnete, doğru yoldaki müslimânlara saldıracakları yerde, kâfirlere ve sapık fırkalara saldırsalardı, islâmiyyete hizmet etmiş olurlardı. Ne yazık ki, islâmiyyeti yıkanlara, islâmiyyete hizmet etmek nasîb olmuyor.
Büyük islâm âlimi imâm-ı Kastalânînin “rahime-hullahü teâlâ”[1] (Mevâhib-i ledünniyye)kitâbının tercemesi, beşyüzonbirinci sahîfesinde diyor ki: Allahü teâlânın bu ümmete ikrâm etdiği kerâmetlerden birisi, bu ümmet arasında Kutblar, Evtâd ve Nücebâ ve Ebdâl “rahime-hümullahü teâlâ” vardır. Enes bin Mâlik “radıyallahü anh” buyurdu ki, (Ebdâl) kırk kişidir. İmâm-ı Taberânînin “rahime-hullahü teâlâ” (Evsat) kitâbında bildirdiği hadîs-i şerîfde buyuruyor ki, (Yeryüzünde, her zemân kırk kişi bulunur. Herbiri, İbrâhîm aleyhisselâm gibi bereketlidir. Bunların bereketi ile yağmur yağar. Bunlardan biri ölünce, Allahü teâlâ, onun yerine başkasını getirir).
—
[1] Ahmed Kastalânî 923 [m. 1517] de Mısrda vefât etdi.