Hak yolu arıyanlar şaşırdılar. Allahü teâlâ, lutf ederek, bu ümmet-i merhûme arasından sâlih, müttekî dört âlimi seçdi. Nasslardan hükm çıkarmak üstünlüğünü bunlara ihsân eyledi. Bunları taklîd ederek bütün müslimânların hidâyete kavuşmalarını diledi. Bunları taklîd etmeği Nisâ sûresinin ellisekizinci âyetinde emr etdi. Bu âyet-i kerîmede meâlen, (Ey îmân edenler! Allaha itâ’at ediniz ve Resûle itâ’at ediniz ve Ülül-emrinize itâ’at ediniz!)buyurdu. Burada Ülül-emr, ictihâd derecesine yükselmiş olan âlimler demekdir. Böyle âlimler de, herkesin bildiği dört büyük imâmdır. Ya’nî meşhûr olan dört mezhebin imâmlarıdır. Bu âyet-i kerîmedeki Ülül-emr denilen üstün kimselerin, müctehidler olduğunu, Nisâ sûresinin seksenikinci âyeti açıkca bildirmekdedir. Bu âyet-i kerîmede, (Ülül-emr, Nasslardan ahkâm çıkarabilen âlimlerdir) denilmekdedir. Ba’zıları, Ülül-emr, hâkimler, vâlîler demekdir dedi. Bu söz, nasslardan ahkâm çıkarabilen hâkimlerdir demek ise, doğrudur. Bunlar, âlim oldukları için, Ülül-emrdirler. Hâkim oldukları için değil! Dört halîfe ve Ömer bin Abdül’Azîz “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” böyle idi. Câhil, fâsık veyâ kâfir olan emîrler böyle değildir. Çünki, hadîs-i şerîfde, (Hiçbir kimsenin, günâha sebeb olan sözüne itâ’at edilmez!) buyuruldu. [Fekat, kanûnlara karşı gelmek, hükûmete isyân etmek, hiçbir zemân câiz değildir. Müslimânlar, her zemân hükûmeti desteklemelidir. Hükûmet za’îflerse, fitne, ihtilâl hâsıl olur. Bunlar ise, en kötü hükûmetden dahâ fenâdır.] Lokman sûresinin onbeşinci âyetinde meâlen, (Bilmediğin birşeyi bana şerîk yapmaklığın için uğraşırlarsa, onların bu emrlerine itâ’at etme!) buyuruldu. Hadîs-i şerîf, Ülül-emrin ne demek olduğunu açıkca bildirmekdedir. Abdüllah Dârimînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Ülül-emr, fıkh âlimleridir) buyuruldu. İmâm-ı Süyûtî (İtkân) ismindeki tefsîrinde, ibni Abbâsın “radıyallahü teâlâ anhümâ” (Ülül-emr, fıkh ve din âlimleridir) dediğini yazmakdadır. (Tefsîr-i kebîr)in üçüncü cildinin üçyüzyetmişbeşinci sahîfesinde ve imâm-ı Nevevînin “rahmetullahi aleyh”[1] (Müslim şerhi) ikinci cildinin yüzyirmidördüncü sahîfesinde ve (Me’âlim) ve(Nişâpûrî) tefsîrlerinde de yazılıdır. Âyet-i kerîmelerin ve hadîs ve tefsîr âlimlerinin bu açık beyânları, müctehidlere itâ’at etmek lâzım olduğunu gösterdiği gibi, mezhebsizlerin (Allahdan ve Peygamberden başkasına itâ’at etmek şirk ve bid’atdir) sözlerinin bozuk ve saçma olduğunu da ortaya koymakdadır. Bu konuda birçok hadîs-i şerîf ve haberler de vardır. Bunlardan:
—