Bu dört büyük imâmın, Allahü teâlâya inâbet, rücû’ etmiş oldukları sözbirliği ile bildirilmişdir.
Taklîd etmenin vâcib olduğunu bildiren üçüncü delîl, Nisâ sûresinin yüzondördüncü âyet-i kerîmesidir. Allahü teâlâ, bu âyet-i kerîmede meâlen, (Hidâyet yolunu öğrendikden sonra, Peygambere uymayıp mü’minlerin yolundan ayrılanı, sapdığı yola sürükleriz ve çok fenâ olan Cehenneme sokarız!) buyurmakdadır. İmâm-ı Şâfi’î hazretlerine İcmâ’ın delîl olduğunu gösteren âyet-i kerîme hangisidir diye sordular. Kur’ân-ı kerîmi üçyüz kerre okuyarak delîl aradı. Cevâb olarak, bu âyet-i kerîmeyi buldu. Bu âyet-i kerîme, mü’minlerin yolundan ayrılmağı harâm etdiği için, bu yola uymak vâcib olur. Nesefî Abdüllah,[1](Medârik) tefsîrinde, bu âyet-i kerîmeyi açıkladıkdan sonra, (İcmâ’ın delîl olduğunu ve Kitâbdan, Sünnetden ayrılmak câiz olmadığı gibi, icmâ’dan ayrılmanın da câiz olmadığını bu âyet-i kerîme göstermekdedir) yazılıdır. (Beydâvî)[2] tefsîri de, bu âyet-i kerîmeyi açıklarken, (Bu âyet, icmâ’dan ayrılmanın harâm olduğunu gösteriyor. Mü’minlerin yolundan ayrılmak harâm olunca, bu yola uymak vâcib olur) diyor. Bu ümmetin sâlihleri, âlimleri, (bir mezhebi taklîd etmek vâcibdir. Mezhebsiz olmak büyük günâhdır) dediler. Âlimlerin bu sözbirliğinden ayrılmak, bu âyet-i kerîmeden ayrılmak olur. Çünki, Allahü teâlâ, Âl-i İmrân sûresinin yüzonuncu âyetinde meâlen, (Siz, insanlar için hayrlı ümmetsiniz! İyi şeyleri emr eder. Fenâ şeyleri men’ edersiniz) buyurdu. Bu ümmetin âlimleri mezhebsizliğin fenâ olduğunu bildirdiler. Mezhebsiz olmayınız dediler. Bunun için, mezhebsiz olmak câizdir diyerek, âlimlerin bu sözlerinden ayrılan, bu âyet-i kerîmeyi inkâr etmiş olur.
Süâl: Kadyânîler[3] ve Niçerîler ve diğer mezhebsizler mü’min değil midir? Bunlara uymak da, mü’minlerin yolunda olmak değil midir?
Cevâb: Bu mezhebsizlerin âlimleri, (Edille-i şer’ıyye)nin dört kaynağından yalnız ikisine uyduklarını söyliyorlar. Diğer ikisini kabûl etmiyorlar. Böylece, müslimânların çoğunun yolundan ayrılıyorlar. (Ehl-i sünnet vel-cemâ’at) yolundan sapıyorlar. Bunlara uymak, insanı Cehennemden kurtarmaz. (Şî’î)ler, (Hâricî)ler, (Mu’tezile), (Cebriyye) ve(Kaderiyye) [ve (Teblîg-ı cemâ’at)] ve (Vehhâbî) fırkalarında olanlar da, kendi âlimlerine tâbi’ olduklarını söyliyorlar. Mezhebsizlerin, o fırkalara verdikleri cevâbları, biz de mezhebsizlere cevâb olarak söyleriz.
—
[1] Nesefî 710 [m. 1310] da Bağdâdda vefât etdi.
[2] Beydâvî Abdüllah 685 [m. 1286] da Tebrîzde vefât etdi.
[3] Ahmed Kadyânî 1326 [m. 1908] de Hindistânda öldü.