384

Şâh Abdül’azîz-i Dehlevî “rahime-hullahü teâlâ”, (Allahü teâlâya şerîk yapma!) âyet-i kerîmesinin tefsîrinde buyuruyor ki, (İtâ’at olunması farz olan kimseler altıdır: Din bilgilerinde müctehid olanlar, turuk-ı aliyye meşâyıhı,…). [Abdül’azîz Dehlevî, 1239[m. 1823] de Delhîde vefât etdi.]

İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh”, (Kimyâ-yı se’âdet) kitâbında, emr-i ma’rûfu anlatırken buyuruyor ki, (Taklîd etmekde olduğu mezhebe uygunsuz iş yapmağa, hiçbir âlim câiz dememişdir).

Abdülhak-ı Dehlevî “rahmetullahi aleyh”, (Sıfr-üs-se’âdet) şerhinde diyor ki, (İslâm dîninin binâsı, bu dört direk üzerine kurulmuşdur. Bir kimse, bu dört yoldan birine girerse ve bu dört kapıdan birini açarsa, başka yola geçmesi ve başka kapıya sarılması, abes ve lehv olur. İşlerinin düzenini bozmuş, doğru yoldan ayrılmış olur). Başka bir yerinde buyuruyor ki, (Âlimlerin sözbirliği ve âhır-zemânda müslimânlara en uygun yol, dört mezhebden birini taklîd etmekdir. Din ve dünyânın düzeni böyle olur. Herkes, önceden dilediği mezhebi seçer. O mezhebi taklîde başladıkdan sonra, bunu bırakıp, başka mezhebe geçmek, hiç şübhesiz, birinci mezhebe sû’i zan etmek olur. İşler ve sözler bozulur, karışır. Sonra gelen âlimler, bunu sözbirliği ile bildirdiler. Doğrusu da budur. Hayr bundadır).

İmâm-ı Kuhistânî “rahime-hullahü teâlâ” (Muhtasar-ı Vikâye) şerhinde, (Kitâb-ül-eşribe)den önce diyor ki, (Mu’tezile gibi, hak yolun çeşidli olduğuna inananlar, âmînin [câhilin] mezhebleri dilediği gibi karışdırabileceğini söylediler. Ehl-i sünnet âlimleri, hak te’addüd etmez dedi ve âmînin belli bir imâma uyması lâzım olduğunu bildirdiler. (Keşf)kitâbı, bunu uzun anlatmakdadır. Her mezhebde mubâh olanları, kolay olanları araşdırıp, bunları yapmağa, mezhebleri (Telfîk) denir. Böyle yapan, fâsık olur. Sa’îd bin Mes’ûdün(Tahâvî şerhi) bunu iyi anlatmakdadır). [Muhammed Kuhistânî Hanefî, 962 [m. 1508] de Buhârâda vefât etmişdir.]

Süâl: Mezhebleri (Telfîk) etmenin, din ile oynamak olduğuna inanan ve bir mezhebi taklîde başlayınca, başka mezhebe geçmenin câiz olmadığını kabûl eden kimse, kendi mezhebinin haklı olduğunu söylemez mi?

Cevâb: Her mezhebde bulunanın böyle söylemesi için, vesîkaları vardır. Burada, Hanefî mezhebine tâbi’ olmanın dahâ iyi olacağını gösteren vesîkaları bildireceğiz. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe Nu’mân bin Sâbit “rahmetullahi aleyh”, dört mezheb imâmları içinde, Eshâb-ı kirâma en yakın olanı, en âlim olanı, fıkhda en derin olanı, vera’ı en çok olanı idi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.