384

A’râbîden biri, rivâyet eder ki, oğluma, Allahü teâlâ sana ne mu’âmele etdi diye sordum. (Zararım yok, lâkin filân fâsıkın yanına defn olunduğumdan, ona olunan azâblardan kalbime korku giriyor) dedi. Çok def’a haber verilen, bunlar gibi hikâyelerden açıkca anlaşılan şudur ki, kabr ehli kabrlerinde azâb çekerler. Onun için, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” ölünün kemiklerini kırmakdan nehy buyurmuşlar ve bir kimseyi kabrin bir tarafında oturduğunu gördüklerinde, (Mevtâya kabrlerinde ezâ etmeyiniz) ve(Diri kimseler evlerinde nasıl elemi ve azâbı duyar ve his ederlerse, mevtâ da kabrinde öylece elem ve azâbı duyar, his eder) buyurmuşdur.

Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” vâlideleri hazret-i Âminenin kabrini ziyâret etdiklerinde ağladılar. Yanlarında bulunanları da ağlatdılar. Buyurdular ki, (Rabbimden bunun için mağfiret taleb etmeğe izn istedim. İzn vermedi), sonra (Kabrini ziyâret etmek için izn istedim, izn verdi. Öyle ise, siz de kabrleri ziyâret ediniz! Zîrâ, ziyâret ölümü hâtırlamağa sebebdir.) [Resûlullaha, mubârek anasına, babasına mağfiret için sonradan izn verildi. Zâten mü’min idiler. Sonradan diriltilip, bu ümmetden de oldular.

Bu hadîs-i şerîf, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” muhterem ana ve babasının mü’min olduklarını göstermekdedir. Çünki, kâfirlerin kabrini ziyâret etmek yasakdır. Bunların kabrlerini ziyâret etmeğe izn verilmesi, kâfir olmadıklarını açıkca bildiriyor. Mağfiret için izn verilmemesinin de sebebi vardı. Cenâb-ı Hak, Habîbinin hâtırı için, Onun şerefi için, mubârek ana babasını dahâ büyük ni’mete kavuşdurmak istiyordu. Ta’yîn buyurduğu, takdîr etdiği zemân gelince, onları diriltecek, oğullarının Peygamberlerin en üstünü olduğunu gösterecek, Ona îmân edecek, ümmeti olmakla şereflenecek ve sahâbîlik yüksek derecesine kavuşacaklardı.

Nişâncı zâde Muhammed bin Ahmed efendinin “rahmetullahi aleyh” [1] yazdığı türkçe (Mir’ât-ül-kâinât) kitâbı, birinci kısm, ikiyüzyirmiyedinci sahîfede diyor ki:

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek ana babalarının îmân edip etmediklerinde, âlimler başka başka söyledi. 911 [m. 1505] de vefât eden Abdürrahmân bin Ebî Bekr Süyûtî (Mesâlik-ül-hunefâ)kitâbında ve başka birçok kıymetli kitâblarında beş çeşid haber bildirmişdir:

[1] Nişâncı-zâde 1031 [m. 1622] de vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.