384

İçdiği için darılmadı. Mubârek artığını içen kadına da, (Karın ağrısı hiç çekmezsin)buyurdu. Bu hadîs-i şerîf sahîhdir. Kadının ismi (Bereke)dir. Bunu birçok âlimler, meselâ Kâdî İyâd, (Şifâ) kitâbında ve Kastalânî (Mevâhib-ül-ledünniyye) kitâbında yazmışlardır. Ey müslimânlar! Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek bedeninden ayrılan kan ve benzeri şeyler, bunları içenlerin Cehennem ateşinden kurtulmasına sebeb ve vesîle oluyor ve ağrıları önlüyor da, mubârek vücûdlarının, zâtının, bu iyiliklere vesîle ve sebeb olmasına niçin inanılmasın? Mubârek zâtı, Allahü teâlânın nûrundan idi. Gölgesi yere düşmezdi. Böyle olduğunu, Câbir ve başkaları “radıyallahü teâlâ anhüm” bildirdiler. Allahü teâlânın sevgilisi ve Peygamberlerin en üstünü için, vesîle edilmez, Allahü teâlânın yaratmasına sebeb olmaz diyen bir kimse, o yüce Peygamberin ümmetinden midir, yoksa düşmanlarından mıdır? Kâfirlere bile rahmet olduğu, âyet-i kerîmelerde bildirilmişdir. Müslimânlar için ve Ona âşık olan (Ehl-i sünnet vel-cemâ’at) için, rahmete, vesîle ve sebeb olmaz mı?

(Vesîle arayınız!) âyet-i kerîmesinin emr etdiği vesîle, hem ibâdetlerdir, hem düâlardır, hem de mubârek kıymetli zâtların kendileridir. Yukarıda bildirdiğimiz hadîs-i şerîfler ve olaylar bunu açıkca göstermekdedir.

Mahlûklardan herşeyi, hattâ insanın yapamıyacağı, fekat kerâmet olarak Allahü teâlânın Evliyâsına ihsân etdiği şeyleri istemek câiz olduğunu gösteren çeşidli âyet-i kerîmeler vardır. Bunlardan biri (Neml) sûresindeki âyet-i kerîmedir. Bu âyet-i kerîme, Süleymân aleyhisselâmın meâlen, (Ey cemâ’atim! Onu kürsîsi ile hanginiz getirirsiniz?) dediğini bildirmekdedir. Cemâ’atin içinde, cin ve insanlar ve şeytânlar da vardı. Cinnin kötü kısmlarından, İfrît, sen yerinden kalkmadan onu getiririm, dedi. Süleymân aleyhisselâm bundan dahâ çabuk gelmesini istiyorum dedi. Süleymân aleyhisselâmın kâtibi olan Âsâf bin Berhıyâ, ben dahâ çabuk getiririm, dedi. Belkısın kürsîsi Yemende idi. Süleymân aleyhisselâm, Şâmda idi. Arada, [insan yürüyüşü ile], üç aylık yol vardı. Oradan Şâma yer altından hemen getirdi. Bu kürsî, altın ve kıymetli taşlarla süslü bir kanepe idi. Bu bir kerâmet idi. Allahü teâlâ, Velîleri için, sevdiği iyi kulları için, âdetinin, kanûnlarının dışında olarak kerâmet vermekdedir. Allahü teâlâ, sâlih kulu olan bir Velîsine verdiği kerâmeti, Kur’ân-ı kerîmde, överek bildiriyor. Bu kerâmeti istediği için, Süleymân aleyhisselâma darılmıyor. Ben sana şah damarından dahâ yakın iken, niçin başkasından istedin?

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.