Bunlardan ba’zısı (İbrâhîm aleyhisselâm gibi) yedinci kat semâyı seçmiş olup, orada bulunur. Peygamberimiz “aleyhisselâm” Mi’râc gecesi İbrâhîm aleyhisselâma uğradı. Gördü ki: Beyt-i ma’mûre sırtını vermiş, müslimânların çocuklarına oradan şiddetli nazarla bakmakdadır.
Îsâ aleyhisselâm da, beşinci kat gökdedir. Her gökde Resûller ve Nebîler “aleyhimüsselâm” vardır ki, oradan çıkmazlar ve gitmezler. Kıyâmete kadar orada dururlar. Bunlardan istediği yere gitmekde muhayyer olanları, ancak hazret-i İbrâhîm ve hazret-i Mûsâ ve hazret-i Îsâ aleyhimüsselâmla, hazret-i Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem”dir. Bunlar, üç âlemdeki istedikleri yere gidebilirler.
Evliyâ-i kirâmdan ba’zıları kıyâmet gününe kadar tavakkuf ederler, dururlar. Nitekim Bâyezîd-i Bistâmînin “rahimehullahü teâlâ” Arşı a’lâ altındaki sofradan yemek yimede olduğu rivâyet olundu.
İşte kabrde olanların halleri bu dört şekldedir. Ya’nî azâb olunurlar, rahmet olunurlar, tahkîr olunurlar, ikrâm olunurlar.
Evliyâ-i kirâmdan “rahimehümullahü teâlâ” çok kimse vardır ki, ölüm hâlindeki bir kimseye dikkat ile bakarlar. O kimseye geniş menziller daralır. Çok kerre de açılır. Bu hâli görürler ve haber verirler. Ben, bu cinsden haber vereni gördüm.
Ba’zı arkadaşlarımı gördüm ki, kalb gözünden perde kaldırılıp, ölmüş olan çocuğunun evine girdiğini gördü. Bu bâtınî (gizli) fâideler, ikrâmlar ancak kerîm yâhud nesîb, mubârek olan kimseler içindir.
Kabrde olanlardan ba’zısı, Cum’a ile bayramı bilirler. Dünyâdan bir kimse çıkdı mı onun yanına toplanırlar. Onu tanırlar. Kimi hanımından sorar. Kimi de babasından. Her biri kendisi ile alâkası olan şeylerden süâl ederler.
Çok ölüler vardır ki, bildiği kimselerden dahâ önce ölmüş olan birine tesâdüf etmez. Çünki, onun dünyâda iken kendinde bulunan şey, ölüm hâlinde gitmişdi. Bunun içindir ki, ba’zısı yehûdî olarak ölür. Ba’zısı nasrânî olarak ölür de onların içine gider. Bir kimse dünyâdan çıkıp mevtâların yanlarına vardı mı, mevtâlar, ona dünyâdaki komşularından sorarlar ve filân nerededir derler. O, çokdan ölmüşdü der. Biz onu görmedik, belki Hâviye Cehennemine gitmişdir, derler.
Bir kimse, rü’yâda görülüp (Allahü teâlâ sana ne mu’âmele buyurdu?) diye sorulunca, (Ben ve filân ve filân diyerek arkadaşlarından beş kimseyi sayıp, cümlemiz çok hayr ve ni’metlere nâil olduk) der.