384

Her yerde, her hâlde, dil ile ve kalb ile zikr edin buyurdu. Beni hiç unutmayın buyurdu. Bekara sûresinin yüzelliikinci âyetinde meâlen, (Beni zikr edin! Ben de sizi zikr ederim!)buyuruldu.

Tibyândaki hadîs-i kudsîde, (Beni zikr eden kulumla birlikdeyim) buyuruldu. Beyhekînin bildirdiği hadîs-i şerîflerde, (Derecesi en yüksek olanlar, Allahı zikr edenlerdir) ve (Allahı sevmenin alâmeti, Onu zikr etmeği sevmekdir) ve (Allahın zikri, kalblerin şifâsıdır) ve(Zikr, [nâfile] sadakadan, orucdan dahâ hayrlıdır) ve (Allahı çok zikr edeni, Allah sever) buyuruldu. Resûlullah, her ân zikr ederdi. Tesavvuf, Allahü teâlâyı çok zikr etmekdir. Böyle tesavvuf kötülenebilir mi?]

Bu yolun en üstün derecesinin, Allahü teâlâya ma’rifet, ya’nî Onu tanımak olduğunu, Allah adamları sözbirliği ile bildirmişlerdir. Bu ma’rifet de, Allahü teâlâda yok olmak demekdir. Ya’nî, Allahü teâlâyı tanımak demek, yalnız, Onun var olduğunu, Ondan başka herşeyin yok olduğunu anlamak demekdir. İşte, tesavvuf, bu ma’rifete, bu anlayışa kavuşduran yoldur. Nazm:

Kendini yok bil, kemâl ancak budur,
Onda yok ol, kavuşmak, işte budur!

Bu yokluğa (Fenâ) denir. İki dürlü fenâ vardır: Biri (Fenâ-ı kalb) olup, kalbin Allahü teâlâdan başka herşeyi unutmasıdır. Ne kadar uğraşsa, ondan başka hiçbirşeyi hâtırlayamaz. Kalb, Allahdan başka hiçbirşeyi bilmez ve sevmez. Fenânın ikincisi, (Fenâ-ı nefs)dir. Nefsin fenâsı, onun yok olması demekdir. İnsan kendisine ben diyemez olur. Ârifin kendisi ve eseri kalmaz. Allahdan başka hiçbirşeyi bilmez ve sevmez. Kendine ve başkalarına bir bağlılığı kalmaz. İnsanları felâkete sürükliyen en büyük zehr, Allahü teâlâdan başka bir şeye düşkün olmakdır. Böyle bir ârifin îmânı, parlak bir ayna gibidir. Her işi islâmiyyete uygundur. Allahü teâlânın emrlerine ve yasaklarına uymak, Ârif olana çok tatlı ve kolay gelir. Kendinde ucb [ibâdetlerini beğenmek] ve riyâ gibi kötü huy hiç yokdur. Her işi, her ibâdeti ihlâs iledir. Ya’nî, yalnız Allahü teâlâ içindir. Nefs, önce, Allahü teâlânın emrlerine âsî ve düşman iken, şimdi itmînâna kavuşmuş, kuzu gibi olmuşdur. Hakîkî, tâm müslimân olmuşdur.

Tesavvuf yolunda ilerlemek, kendini yok bilmek içindir. Allahü teâlâya tâm kul olmak içindir. Bu yolda ilerlemeğe (Seyr) ve (Sülûk) denir. Bu yolun sonu (Fenâ) ve (Bekâ)dır. Ya’nî, Allahü teâlâdan başka herşeyi unutmak ve yalnız Allahü teâlâyı var bilmekdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.