Hayır, bilmiyorum dedim. (Ehlullah olduğunu söyliyenlere, saygı gösterdiğin için kavuşdun!) buyurdu. Sözü doğru olsa da, olmasa da, ona saygı göstermesi, se’âdete kavuşmasına sebeb oldu.
Kendi kusûrlarını araşdırıp düzeltmeğe çalışan kimse, başkalarının ayblarını görmeğe vakt bulamaz. Hep, kendinden dahâ iyi olan müslimânları görür. Ya’nî her gördüğü müslimânı kendinden dahâ iyi bulur. Velî olduğunu söyliyen kimsenin doğru söylediğine inanır. Başkalarının kötülüklerini araşdıran, kendi kusûrlarını görmiyen ise, Velîye inanmaz.
Necmeddîn-i Gazzî “rahmetullahi aleyh” (Hüsn-üt tenebbüh) kitâbında diyor ki, (Sâlihleri sevmek, sohbetlerinde bulunmak, ziyâretlerine gitmek, onlarla bereketlenmek lâzımdır. Evliyâ bunlardır). Şâh-ul-kermânî buyuruyor ki; (Evliyâyı sevmekden dahâ kıymetli ibâdet olmaz. Evliyâyı sevmek, Allahü teâlâyı sevmeğe yol açar. Allahü teâlâyı seveni, Allahü teâlâ da sever). Ebû Osmân Hayrî diyor ki, (Evliyânın sohbetine kavuşan kimse, Allahü teâlâya kavuşduran yolu bulur). Yahyâ bin Muâz “rahime-hullahü teâlâ” diyor ki, (Evliyânın sohbetine kavuşan sâdık bir kimse, herşeyi unutur. Allahü teâlâ ile olur. Böyle olmazsa, Allahü teâlâya hiç kavuşamaz). Muhammed bin Irak (Sefînetül-ırâkıyye) kitâbında diyor ki, (Fıkh âlimlerinden Muhammed bin Hüseyn Beclî, Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” rü’yâda gördü. Hangi amelin en iyi olduğunu sordu. (Evliyâullahdan olan bir Velînin yanında bulunmakdır) buyurdu. Diri iken bulamazsak deyince, (Diri iken de, ölü iken de onu sevmek, düşünmek böyledir) buyurdu.) [Muhammed bin Alî Şâmî ibni Irak 933 [m. 1527] de Medînede vefât etdi.]
İmâm-ı Birgivî “rahmetullahi aleyh” düâ ederken, (Ey yardımcıların en iyisi! Ey ümmîdsizlerin sığınağı! Yâ Erhamerrâhimîn! Ey günâhları örten merhameti bol Allahım! Habîbin, sevgili Peygamberin hurmeti için ve bütün Peygamberlerin ve Meleklerin ve Peygamberinin Eshâbının ve Tâbi’înin hurmetleri için, günâhı çok olan bizlere acı! Suçlarımızı afv eyle!) derdi. Allahü teâlâya, Peygamberi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Onun Eshâbı “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” ve Tâbi’înin hurmeti için düâ etmek, düânın kabûl olması için bunları vesîle etmek câizdir, meşrû’dur. Onların şefâ’atini istemek olup, Ehl-i sünnet âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ” câiz olduğunu bildirmişdir. Mu’tezile, buna inanmadı. Vesîle ederek yapılan düâ, o Velînin kerâmeti olarak kabûl olur. Bu da, öldükden sonra da, kerâmetin bulunduğunu göstermekdedir. Bid’at ehli olan sapıklar, buna inanmıyor.