Sahîh olan bir hadîs-i şerîfde Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem” (Yâ Resûlallah! Biz nasıl haşr olunuruz?) diye sorulunca, cevâbında, (İki kişi bir deve üzerinde, beş kişi ve on kişi bir deve üzerinde haşr olunur) buyurdu.
Allahü teâlâ bilir, bu hadîs-i şerîfin ma’nâsı: (Bir kavm, islâmda birbirine yardım eder, dîni, îmânı, halâli, harâmı birbirlerine öğretirlerse, Allahü teâlâ onlara rahmet eder. Onların amelinden deve yaratır da, onun üzerine binerler. Öylece haşr olunurlar) demekdir. Bu ise, amelin za’îf olmasındandır. Çünki bunların, kendi amelleri bir deve olamadığından, ancak bir kaçının ameli bir deve olmakda ve buna müşterek binmekdedirler.
Bunlar şu insanlara benzerler ki, yolculuğa çıkmışlar. Fekat hiç kimsenin bir hayvan satın almağa vakti olmadığından, hayvan alıp gidecekleri yere gidemezler. Bunlardan iki veyâ üç kişi, bir hayvan satın alıp yolda ona müşterek binerler. Bu yolda ba’zan bir deveye on kişi binerler. Bu âcizlik amellerindendir. Bunun ma’nâsı, malda elini kısmakdır. Ya’nî hasîs olmakdır. Bununla berâber, selâmete çıkarılırlar. Öyle ise, bir amel işle ki, o amel sebebiyle Allahü teâlâ sana binek hayvanını nasîb etsin.
Şunu bilmelidir ki, bu kimseler âhıret ticâretinde fâide görüp, kâr edenlerdir. Bu takdîrde Allahü teâlâdan korkanlar, Allahü teâlânın dînini yayanlar, binicilerdir. Bunun için, Allahü teâlâ Meryem sûresinin seksenbeşinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâdan korkanlar, o gün, Rablerinin ni’metlerine müşterek olarak giderler) buyurdu.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” birgün Eshâbına buyurdular ki: (Benî-İsrâilde bir kişi vardı. Çok hayr yapardı. Hattâ, o zât sizin içinizde haşr olunacakdır). Eshâb-ı kirâm dediler ki: (Yâ Resûlallah! Bu zât ne hayr yapardı?) Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Ona babasından çok mal kalmışdı. Bununla, bir bostan satın alıp, onu fakîrlere vakf etdi. Rabbim huzûruna vardığım zemân, bu, benim bostanım olur dedi. Yine bir çok altın ayırıp, onu fakîr ve za’îf kimselere verdi. Bununla da, cenâb-ı Hakdan câriye ve köle satın alırım, dedi. Yine birçok köle âzâd etdi. Bunlar dahî, Allahü teâlânın huzûrunda benim hizmetçilerim olur, dedi. Birgün de, bir a’mâya rast geldi. Gördü ki, ba’zan yürür, ba’zan düşer. Ona bir binecek hayvan satın alıp, bu da, Allahü teâlânın huzûrunda benim binecek hayvanımdır dedi.)
Peygamber efendimiz bu hikâyeyi haber verdikden sonra da, (Nefsim, kudreti elinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bu hayvan onun için eyerlenmiş ve gem vurulmuş hâzır olduğunu görüyorum. Bu zât, ona biner de mahşere öylece gelir) buyurdu.