384

Osmânlı pâdişâhını anayasanın vermiş olduğu selâhiyyetlerden, mahrûm bırakmışlardır. Bütün müslimânlar ve bütün yabancılar, bu alçak davranışları görmekde ve iğrenmekdedirler. Böyle, islâmiyyeti yıkıcı işler karşısında, şimdiye kadar hep anlamamazlıkdan gelmemiz, iyiye yormamız, müslimânlar arasına fitne ve ayrılık tohumları saçılmaması için olmuşdur.

(Devlet-i aliyye-i Osmâniyye)nin idâresi, Enver ve Cemal ve Tal’ât pâşaların ellerinde kaldı sözünün memleketin her tarafına yayılması, boş yere değilmiş. Bunun ne demek olduğu, gün geçdikce açığa kavuşmakdadır. İstediklerini yaparlar, dilediklerini yapdırırlar. Onların emrleri, anayasanın, kanûnların üstündedir, demek olduğunu herkes iyice anladı. Mekke (Mahkeme-i şer’ıyyesi kâdîsı)na gönderdikleri bir emrde, hâkim huzûrunda şehâdetlerin dinlenmesi ve hâkim huzûrunda yazılmıyan tezkiyelerin kabûl edilmemesi yazılıdır. Bu emr, Kur’ân-ı kerîmde açıkça bildirilen, müslimânlar arasında tezkiye yapılmasını ortadan kaldırmakdadır.

Bunlardan başka, meşhûr islâm âlimlerinden ve arab vatandaşların büyüklerinden emîrÖmer-el Cezâirî ve emîr Ârif-el-Şehâbî ve Şefik beğ ve el-Müeyyed Şükrü beğ ve Asenîve Abdülvehhâb ve Tevfîk beğ ve el-Besat ve Abdülhamîd Zerâvî ve Abdülgani-el-Arisî’ler ve bunlar gibi dahâ nice kıymetli ve fâideli kimseler, mahkemesiz ve kanûnsuz, asılıyor, kurşuna diziliyor. Serhoş iken, şu’ûrsuz iken verilen emrlerle birçok ocaklar söndürülüyor. Katı kalbli, taş yürekli diktatörlerin bile yapamıyacağı bu cinâyetlerde ufak bir ma’zeret bulsam bile bunların geride kalan günâhsız, ma’sûm âilelerinin, kadınlarının, çocuklarının yurdlarından, yuvalarından uzaklaşdırılmasına, sürülmelerine, böylece, felâket üstüne felâket, musîbet üstüne musîbet çekdirilmelerine ne ma’zeret gösterilebilir?

Âile reîslerinin her ne sebeble olursa olsun öldürülmeleri, zındanlarda çürütülmeleri, evlerini, evlâdlarını cezâlandırmağa kâfi iken, bunları ayrıca sürüp inletmek hiçbir sûretde mantıka, adâlete, insanlığa sığacak birşey olmadığı meydândadır. En’âm sûresi, yüzaltmışdördüncü âyetinde meâlen, (Hiç kimse başkasının suçu ile cezâlandırılmaz!) buyuruldu. Adâlete ışık tutan bu emr meydânda iken, ittihâdcıların o canavarca hareketleri, hangi formül ile bağdaşdırılabilir? Bu ikinci cinâyeti de bir siyâsî sebebe bağlıyarak, bir maddeye uydurabilsek bile, âile reislerini gayb eden kadınların ve çocukların mallarının, mülklerinin ellerinden alınmasına ne denilebilir? Haydi bu en alçak hareketlerine de susalım. Milletin, memleketin selâmeti için, ma’sûmları, mazlûmları korumak vazîfemizi de ihmâl edelim. Fekat, meşhûr mücâhid, kahraman emîr Abdülkâdir Cezâyirî’nin nâmûs-u mücessem, iffetli ve şerefli kızının tahkîr edilmesine, haysiyyet ve nâmûsu ile oynanmasına ne sebeb gösterilebilir? Oynatılacak, eğlenilecek bayağı kadınlar bulunamadı da, târîhin vesîkalandırdığı, müslimânların gözbebeği mubârek hanımların asâletine, şereflerine saldıranların düşünce ve hedeflerini anlamıyacak kimse var mıdır?

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.