Ayrıca hâcılar için büyük ve konforlu müsâfirhâneler yapılmışdı. Hârûn-ür-reşîd zemânında, Mekkeye üç günlük uzakdan Arafâta kadar bol su getirilmişdi. Sultân Süleymân hânın kızı Mihr-i-mâh sultân, bu suyu Mekke şehrine getirdi. O zemân seksenbin nüfûsu vardı.
Medîne şehri otuz metre yüksek bir dıvarla çevrilidir. Bunun kırk kulesi, dört kapısı vardır. Harem-i şerîfin boyu yüzaltmışbeş, eni yüzotuz adımdır. Harem-i şerîfin cenûb batı köşesinde mermerler ve altın yazılar ile süslü (Bâbüsselâm) kapısı vardır. Harem-i şerîfin içinde cenûb doğu köşesinde (Hucre-i Nebevî) bulunur. Kıble duvarı önünde, kıbleye karşı duran kimsenin sağ tarafında Bâb-üsselâm, sol tarafında da Hucre-i se’âdet bulunur. Bunun her yeri çok kıymetli zînetlerle süslüdür. Medîne evleri, Mekkedeki evler gibi kârgir [taşdan yapılmış] olup, çoğu dört, beş katlıdır. Sultân Süleymân hân “rahmetullahi aleyh”, (Kubâ)dan, şehre su yolu yapmışdır. Şehrin iki sâatlik şimâlinde Uhud dağı vardır. On mescid, onyedi medrese, bir orta, onbir ilk mekteb, oniki kütübhâne, sekiz tekke, dokuzyüzotuziki dükkân ve mağaza, dört hân, iki hamâm, yüzsekiz müsâfirhâne vardı. Nüfûsu yirmibin idi.
1398 [m. 1978] de İngilterede basılan (Memleket-ül-arabiyyetüs-sü’ûdiyye) atlasının bildirdiğine göre, son yapılan caddelerin uzunlukları, Medîne ile Riyâd arası 1011, Tâif arası 535, Cidde arası 424, Mekke arası 442, Tebük arası 686 kilometredir. Mekke ile Riyâd arası 989, Tâif arası 88, Cidde arası 72, Tebük arası 1133, Necran arası 898, Kuwait arası 1879 kilometredir. Mekkeden Tâife giderken, Minâ, Müzdelife ve Arafât meydânından geçilmekdedir.
Mekke ve Medîne şehrlerindeki kıymetli târîh ve san’at eserlerini vehhâbîler yıkmakda, yok etmekdedir.
(Mir’ât-i Medîne)de diyor ki, Medîne şehrindeki (Mescid-i şerîf)i, hicretin birinci senesinde Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Eshâb-ı kirâm) ile birlikde yapdılar. Hicretin ikinci senesi, Receb ayında, kıblenin Kudüsden Kâ’beye dönmesi emr olununca, mescidin Mekkeye karşı olan kapısı kapatılıp karşı tarafa, ya’nî Şâm tarafına yeni bir kapı açıldı. Şimdi bu kapıya (Bâb-üttevessül) denmekdedir. Medînede Kudüse karşı onaltı ay kadar nemâz kılındı. Mekkede iken, önce Kâ’beye karşı nemâz kılınırdı. Hicretden az bir zemân önce, Kudüse karşı kılınması emr olundu. Mescid-i şerîfin kıblesi değişdirilirken, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Kâ’beyi mubârek gözleri ile görerek, kıblenin cihetini ta’yîn eyledi. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” nemâz kıldığı yer, minber ile (Hucre-i se’âdet) arasında olup, minbere dahâ yakındır.