Böylece, teslîm olurlar. Günâhlarını i’tirâf ederler ve hepsi Cehenneme gönderilirler. Bu şeklde ümmet-i Muhammedin büyük günâh işliyenleri getirilir. İhtiyâr, genç, erkek, kadın nerede ise hepsi bir araya toplanır. Cehennemin bekçisi olan (Mâlik) onlara bakdığı vakt der ki: (Siz, eşkiyâ zümresindensiniz. Ammâ görüyorum ki, ne eliniz bağlanmış ve ne de yüzünüz kararmış. Sizden güzel kimse Cehenneme gelmedi). Onlar da (Yâ Mâlik! Biz Muhammed aleyhisselâmın ümmetiyiz. Lâkin işlediğimiz günâhlar Cehenneme sürükledi. Bizi bırak da günâhlarımıza ağlıyalım) derler. Mâlik onlara: (Ağlayınız! Fekat şimdi size ağlamak fâide vermez!) der.
Nice orta yaşlılar (derdlerim, sıkıntılarım artdı!) diyerek ağlarlar.
Bir ihtiyâr erkek ellerini beyâz sakalı üzerine koyup (Âh gençlik geçdi. Elem, üzüntü artdı. Zelîl oldum, rezîl oldum!) diye ağlar.
Nice delikanlılar (Âh gençliği elden kaçırdım! Ya’nî gençliğimin kıymetini bilmedim!) diye ağlarlar.
Nice kadınlar, saçlarından tutup (Eyvâh! Yüzüm kara oldu, rezîl oldum!) diye ağlarlar.
Allahü teâlâ tarafından (Yâ Mâlik! Bunları birinci Cehenneme koy) diye nidâ gelir. Cehennem bunları içine alırken, (Lâ ilâhe illallah) diye bağırışırlar. Cehennem bu sözü işitince, bunlardan beşyüz senelik öteye kaçar. [Bir şeyin çok olduğunu bildirmek için, bunu büyük rakamla bildirmenin Arabistânda âdet olduğu (İbni Âbidîn)in[1] (El-hazer vel-ibâha) kısmında yazılıdır. Ya’nî büyük rakamlar, mikdârı değil, çokluğu bildirirler.] Yine bir nidâ gelir ki: (Ey Cehennem! Bunları içine al! Yâ Mâlik! Bunları birinci Cehenneme koy!) Bu zemân gök gürültüsü gibi, bir gürültü işitilir. Cehennem bunların kalblerini yakmak isteyince, Mâlik, Cehennemi men’ eder. (Ey Cehennem, kendisinde Kur’ân-ı kerîm olan ve îmân kabı olan kalbi yakma! Rahmân olan Allahü teâlâya secde eden alınları yakma!) der. Bu hâl üzre, Cehenneme atılır. Görülür ki, bir kişinin feryâdı Cehennem ehlinin seslerinden dahâ çokdur. Bunu Cehennemden çıkarırlar. Hâlbuki, sâdece derisi yanmış. Allahü teâlâ ona: (Sana ne oldu ki, Cehennem ehlinin en çok bağıranı sensin?) buyurur. O kişi der ki: (Yâ Rabbî! Beni hesâba çekdin. Senin rahmetinden dahâ ümmîdimi kesmedim. Bilirim ki, sen beni işitirsin. Onun için çok bağırdım) der.
—
[1] Muhammed ibni Âbidîn 1252 [m. 1836] da Şâmda vefât etdi.