37-Vehhâbîliğin ortaya çıkışı ve inançları (Mir’ât-ül-haremeynden alındı.
38-Vehhâbîlerin Tâifde müslimânları öldürmeleri ve yağmaları
39-Vehhâbîlerin Mekkede yapdıkları işkenceler (Mir’ât-ül-haremeyn)den alındı
40-Vehhâbîlerin Medîneye girmeleri ve yağmaları.(Mir’ât-ül haremeyn)den alındı
41-Mubârek şehrlerin Vehhâbîlerden geri alınması
42-Mekke ve Medîne şehrlerini Osmânlılar vehhâbîlerden kurtardıkdan sonra, yapılan kıymetli eserler.
Köyde, yolda nemâz kılarken, Kıble cihetini anlamak için, güneşi gören toprağa bir çubuk dikilir, yâhud bir ip ucuna anahtar, taş gibi bir şey bağlanıp sarkıtılır. Takvîm yaprağında yazılı (Kıble sâati) vaktinde, çubuğun, ipin gölgeleri kıble istikâmetini gösterir. Gölgenin güneş bulunduğu tarafı, kıble ciheti olur.
Aşağıdaki şi’r, mevlânâ Hâlid-i Bağdâdînin “kaddesallahü teâlâ sirrehul’azîz”[1] fârisî dîvânından bir parçanın tercemesidir:
ÂH YAZIK!
Ömrüm boş şeylerle geçdi, âh yazık!
Yârını hiç düşünmedim, âh yazık!
Hep hevâya binâ kurdum, şaşkınca,
din temeli çürük oldu, âh yazık!
Afvı sonsuzdur diyerek, pek azdım,
(Kahhâr) ismini unutdum, âh yazık!
Daldım günâha, yapmadım hiç hayr
niçin doğru yoldan sapdım? Âh yazık!
Mal için, makâm için hep uğraşdım,
sonsuz ni’metlerden oldum, âh yazık!
Yol bozuk ve karanlık, önde şeytân,
günâh ağır, ağlarım hep, âh yazık!
Hesâb defterimde yok bir iyilik,
nasıl kurtulur bu Hâlid? Âh yazık!
—
[1] Büyük islâm âlimi Hâlid-i Bağdâdî 1242 [m. 1826] senesinde Şâmda vefât etdi.