(Biraz tefekkür bin sene ibâdetden dahâ hayrlıdır) buyurmuşdur. Tefekkür, bâtıl düşünceleri bırakıp, hakkı düşünmek demekdir. Tesavvufcuların, (Kelime-i tevhîd) ile zikr etmelerini, Hızır “aleyhisselâm” Abdülhâlık-ı Goncdüvânîye “rahmetullahi aleyh”[1] öğretdi.
Süâl: Tesavvuf ma’rifetlerinin hepsi Resûlullahdan geldiğine göre, aralarında ayrılık olmamalı idi. Hâlbuki, tesavvuf yolları çeşidlidir. Hepsinin hâlleri ve ma’rifetleri başkadır?
Cevâb: Bu ayrılığa sebeb, insanların isti’dâdlarının ve bulundukları şartların başka olmasıdır. Meselâ, bir hastalığın ilâcı bellidir. Fekat, hastalara göre, hastalığın seyri ve tedâvîsi değişmekdedir. Bir insanın çeşidli fotoğrafcıda çekdirdiği resmlerinin başka başka olmaları gibidir. Her kemâl, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” alınmışdır. Alış kuvvetine ve şekline göre ufak ayrılıklar olmuşdur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” de, ma’rifetleri, gizli bilgileri, Eshâbına başka başka sunardı. Nitekim hadîs-i şerîfinde, (Herkese, anlıyabileceği kadar söyleyiniz!) buyurmuşdur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, hazret-i Ebû Bekr ile ince bilgiler konuşuyordu. Hazret-i Ömer yanlarına gelince, sözü değişdirdi. Sonra, hazret-i Osmân gelince, yine değişdirdi. Hazret-i Alî gelince dahâ başka konuşdu. Herbirinin isti’dâdına, yaratılışına göre, başka başka konuşdu “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”.
Bütün tesavvuf yolları, imâm-ı Ca’fer Sâdık “rahmetullahi teâlâ aleyh”[2] hazretlerinde birleşmekdedir. İmâm-ı Ca’fer Sâdık da, iki yoldan, Resûlullaha bağlıdır. Birisi, babalarının yolu olup, hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” vâsıtası ile Resûlullaha bağlıdır. İkincisi, anasının babalarının yolu olup, hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” vâsıtası ile Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” bağlanmakdadır. İmâm-ı Ca’fer Sâdık “rahmetullahi teâlâ aleyh” hem ana tarafından Ebû Bekr-i Sıddîk soyundan olduğu için, hem de, onun vâsıtası ile Resûlullahdan feyz almış olduğu için, (Ebû Bekr-i Sıddîk, beni iki hayâta kavuşdurmuşdur) buyurdu. İmâm-ı Ca’fer Sâdıkda bulunan bu iki feyz ve ma’rifet yolu, birbirleri ile karışmış değildir. İmâm hazretlerinden Ahrâriyye büyüklerine, hazret-i Ebû Bekr yolu ile, öteki silsilelere ise, hazret-i Alî yolu ile feyz gelmekdedir.
—
[1] Abdülhâlık 575 [m. 1180] de Buhârâda vefât etdi.
[2] Ca’fer Sâdık 148 [m. 765] de Medînede vefât etdi.