Bu kelimelerin delâlet etdiği ma’nâlar kadîmdir, mahlûk değildir. 3/120.
● Kur’ân-ı kerîm iki kısmdır. Muhkemât ve müteşâbihâtdır. Muhkemât, islâm ilmlerinin ve ahkâmın kaynağıdır. İkinci kısmı, hakîkat ve esrâr [sırlar] ilminin hazînesidir ki [deposudur ki], te’vîlini ancak râsih âlimler açıklar. Muhkemât, Kur’ân-ı kerîmin kökleri ve meyvâlarıdır, ammâ müteşâbihât maksaddır ve kitâbın özüdür. 2/18.
● Kur’ân-ı kerîm tilâveti, ibâdetlerin üstünüdür. [Tilâvet, insan okumasına denir. Teypden, hoparlörden çıkan sese, okumak değil zırlamak denir. “Elmalı tefsîri”] 3/100.
● Kur’an-ı kerîmde, sâlih amellerden maksad, islâmın beş rüknüdür. 1/304.[Mektûbât Tercemesi: 487.]
● Kur’ân-ı kerîmden Error! Post not found for word:ahkâm çıkarmak, evvelâ ibâret-i nas ve işâret-i nas ve delâlet-i nas ve iktizâ-i nas ile anlaşılır. Lügat ehlinden avâm ve havâs bu anlayışda berâberdirler. İkinci olarak, ictihâd vâsıtası iledir ki, müctehid olan âlimlere mahsûsdur. Üçüncü olarak, insanın idrâkden âciz olduğu ma’nâlardır ki, bunun bildirilmesi cenâb-ı Hakdandır ve ancak Peygambere mahsûsdur ki, açıklanması sünnet iledir. 2/55. [Se’âdet-i Ebediyye: 48.]
● Kur’ân-ı kerîmin toplayıcısı Osmân-ı Zinnûreyndir. Belki Sıddîk ve Fârûkdur “radıyallahü anhüm”. 2/23. [Se’âdet-i Ebediyye: 775.]
● Kur’ân-ı kerîmin adem-i fehminden [anlaşılmamasından] hâsıl olan i’câz ve hidâyet [derin ma’nâ], anlaşılandan hâsıl olmaz. [Anlaşılmıyan kısmın ma’nâsı, dahâ çok olup, anlaşılanın azdır.] 3/29.
● Kur’ân-ı mecîd, islâmiyyetin ahkâmının hepsini kendinde toplamışdır. Geçmiş dinlerin hepsini de kendinde toplamışdır. 2/55. [Kıyâmet ve Âhıret: 182.]
● Kur’ân-ı kerîm, inzâl olan bütün kitâbların hepsinin aslı ve en şereflisidir. Zîrâ merkez, dâirenin çevresine göre en şerefli yeridir. 3/100.